Sayfalar

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Adadaki Düğün[+18]

Günlerden pazartesi,Ağustos ayındayız.Her zaman olduğu gibi ben yine saat 8 civarlarında işe gidiyorum.Mühendisliğin vereceği zorluktan ve yorgunluktan olacak ki;saçma,saçma hayaller görüyorum ve iş yerindeki meslektaşlarım ve çalışma arkadaşlarımın bağırış ve konuşmalarını eve gidince kulağımda hissetmeye devam ediyorum. 

"Her zaman olduğu gibi" lafını bu sefer kullanamayacağım!Yatağımdan kalkmak istiyorum ama kalkamıyorum,biri beni kilitlemiş ve sesim,soluğum çıkmıyor.Yatağımın karşısındaki aynayı yoğun bir sis kaplamış;bu nasıl olur?Aylardan ağustos ve aynada sis var!Bu çok ilginç.Gözlerim evin etrafını görüyor ama sankibeni kelepçelemişler ve ağzımı bantlamışlar.Zar zorda olsa kalkıp bir duş aldım,sonra üstümü giyinip bir taksiye atladım.Bu saatlerde otobüs bulmak zor olacaktı,taksici hiç olmadığı kadar kalıplıydı ve hiç bizim buralıya benzemiyordu.Arabayı sanki o srümüyor,araba,kendi kendine haraket ediyor. 

Biraz şüphelenmeye başladım yavaştan;ağır ağır seslenerek: 
Ben:"Abi bir problem mi var?" dedim... 
Taksici:Problem felan yok!" diyerek,yüksek bir tavırla bana kızdı. 

Taksinin aynalarının yine yoğun bir şekilde sisli olduklarını farkettim.Biraz içim ürpermedi değil.Hiç bozuntuya vermeden parayı verip taksiden indim,iş yerine geldim ve güvenlikle selamlaştıktan sonra çalışma alanına ilerledim. 

Patron bugün çok sinirli bir tavırla işçinin birini azarlıyordu.Çalışma arkadaşlarına ne olduğunu sordum. 
Ben:"M... bey;patron çok hiddetli bugün.Bir sorun mu çıktı?" 
M....:"İşçilerden biri patronun odasında büyük aynayı üflüyor,garip şeyler yapıyormuş;patron aniden içeri girip bu manzara ile karşılaşmış,karşılaşınca da sinirden deliye döndü. 
Ben:"Anladım" 

Odasına izinsiz bir işçinin girip,böyle birşey yapması durumunda tepkisiz kalacak hali yoktu.Ben yine sisli aynayı hatırladım,içip ürperdi ve ter bastı.Bir işçi neden aynayı üflesin dursun ki? 
Ben meraktan bu işçinin kim olduğunu sorguladım,işçi daha 3 gün olmuş işe gireli.İsmi Cense,Boyu 1.45-1.50 arası,ufak tefek birşey.Hiç kimseyle konuşmuyor,kendi kendine birşeyler fısıldıyor ve sesler çıkarıyor.Benim gözüm bu adamı hiç tutmadı. 

İşten eve doğru gittim ve aradan 1 hafta zaman geçti.Patron bir iş için beni ve 3 kişiyi daha yanına aldı,bizi adalara hem gezmeye ve tatil yapmaya,hem de iş görüşmesine götürdü.Adalar dediğim yer Ege bölgesi ve yunanistan arasında.Patronun teknesi oldukça lüks ve büyük.20 metre boyun da bu tekne saray gibi.Kaptan,yardımcısı ve biz toplam 7 kişiyiz. 


Seyehatımız yavaş yavaş sona yaklaşıyor,ufak adalardan birine tekneyi çekeceğiz ve kumsalda birşey atıştırıp ana adaya varacağız.Ben ne olur,ne olmaz yanımda bir tabanca bulundurmamız gerektiğini söyledim,kaptan tabanca yok ama tüfek var dedi ve yardımcısını bizimle beraber botla yolladı ve kaptan gemide kaldı.Yanımızda getirdiğimiz tavuk ve etleri pişiren bayan mühendis bir yandan servis yapıyor,bir yandan yemekleri hazırlıyordu.Adanın içindeki ormanın ilerisinde bir kaç ışık vardı.Yardımcı burada yaşayan balıkçı aileler olduğunu söyledi,ben ise "madem burda yaşıyorlar,niye burda hiç tekne yok" dedim içimden.Odunlar azalmaya başlamıştı,bayan arkadaş bize odun bulmamız gerektiğini dedi ve çayları öyle ısınacağını söyledi.Ben:"Teknede tüp ve fırın varken biz neden burada yemek yiyoruz" diye düşünmedim değil.Patron ada havası almak istemiş.Ben,arkadaş ve yardımcı ormanın içine doğru odun arıyoruz.Karanlık gittikçe arttığı için telefonumun ışığını açtım. 

Yardımcı bize durun dedi.İleride yangın çıkmış olmalı dedi.Ben:"Nerden anladın" dedim.O ise dumanları görmüyor musunuz diye karşılık verdi.Bende dumanların farkına vardım ve itfaiye yi aramamız gerektiğini söyledim.Diğer arkadaş ben ararım dedi ve aramaya çalıştığında telefonun hiç çekmediğinin farkına vardı.Bir de benim telefounmla denedik ama benim telefonda çekmedi.Biz yavaş yavaş yangına doğru gittik ve dumanlar yaklaştıkça azalıyordu,ilerledikçe evler beliriyordu.Hani yangın yok diye tepki verdim.Evlerin birine yaklaştım ve "bakar mısnız,orda kimse var mıı?" diye seslendim.Karşılık gelmeyince kapıyı yumrukladım ve yine karşılık gelmedi.Yardımcı;"dönelim artık" dedi,burada birşeylerin ters gittiğini anlamıştık.Kumsala doğru patronların yanına gittik ve nerede kaldınız diye söylendi.Biz;ileride yangın çıktığını gördük dedik,kendi kendine söndü dedik.Çaylar hazırdı;çayımızı içtik,muhabbet ettik,ve artık kalkma vaktiydi. 

Bota bindik ve yavaştan tekneye yaklaştık.Tekneye ilk ben çıktım ve kaptanın güvertesine gittim ve kimseler yoktu.Kaptanın odasına girdim,kapıyı yavaştan açtığım anda karşımda kaptanın kendisini iple asılı halde ölü cesedini buldum!"Aman Allahım!" dedim.Hemen bizim patrona ve diğerlerine haber verdim."Bu nasıl olur?" dediler,"Bu adamın hiçbir sorunu yok,bir derdi yok,kendini niye durduk yere asar" dediler.Kaptanın masasında bir kağıt gördüm ve kağıtta:"Bizi rahatsız ettiniz!Cezasını çekeceksiniz!Arkana bak!"yazıyordu.Arkama baktım ve yine bir ayna ve o ayna yine sisli bir haldeydi.Ben çok mu çok kormuştum,bu olanları diğerlerine anlatsam;benim şizofren veya ruh hastası olduğumu düşünecekler diye onlara hiçbir şey demedim.Kaptanın cesedi şişmişti ve kaldıramaz olduk.Adada kumsalın ilerisine gömdük ve tekneye geri geldik.Yardımcıya;tekneyi çalıştırıp hemen buradan bizi götürmesini söyledim,oda tamam dedi ve güverteye geçtik. 

Yardımcı gemiyi çalıştırmaya çabaladı ama yakıtın bittiğini söyledi."Bu nasıl olur?" diye haykırdı.Yakıtın %85'i duruyordu dedi.Nasıl olur bu?Bende bu olup bitenler karşısında yavaştan kafayı sıyıracaktım!Bu tekne çalışmazsa;bize en yakın adaya hiçbir şekilde ulaşamazdık.Yakıt bulmamız şartdı,bu yüzden kumsala kadar botla geldikten sonra adanın içine yavaştan ilerlemeye başladık. 

Yazar:naklan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder