Sayfalar

25 Ağustos 2013 Pazar

Komşu ile Yaşadığım Sorun

Sorun şu şekilde başladı.Öğlen vakti ekmek almak için markete gittim,ekmeği aldım kasaya geldiğimde bizim komşu marketçi ile birikmiş hesapları tartışıyolardı.Bende marketciye 3 ekmek aldım diye parayı uzattım,marketcide 1dk dedi ve adamla tartışmaya devam etti.5 sn'lik bişey için 5dk bekledim,baya sinirim bozuldu bende dedim,parayı alıcaksanız alın almıcaksanız başka markete gidicem dedim.Marketcide k.bakma diyerek parayı aldı,yanımdaki komşu ise 5 dk beklesen ölürmüsün dedi. 

Bende komşuya işim var sizin tartışmanızımı dinlicem dedim.Komşuda bu lafımdan sonra sinirli halde,dinlemiceksen s.git lan! dedi,bende komşunun bu lafına sinirlenip,doğru konuş adamlığını bil,yaşından utan dedim.Bu arada komşu dediğim kişi 55 yaşlarında bense 22 yaşıma yeni girdim.Herneyse bu lafı ettikten sonra adam dahada delirdi,marketçi aramıza girdi yoksa o sinirle adama dalıcaktım ciddi halde.Marketci beni tutup dışarı çıkardı,mevzu uzamasın diye.Ben dışarı çıkarkende komşu bana bakarak,sizin g.tnuzu kaldırmışlar,indirmesini iyi bilirim dedi.Bende sinirden napıcamı şaşırdım ve marketcinin hatrına uzaklaşıp evime gittim.Olanlar bu şekildeydi,o adamı birdahaki görüşümde en küçük ters hareketinde ağzını burnunu kırıcam.Sanki suçlu olan benmişim gibi bana hakaret etti markette.Sizce burda hatalı olan taraf hangimiz?Şikayet etsemmi diye düşündüm ama bu kadar küçük bir durum için etmek saçma olur.Birdahaki sorunda kavga çıkarıcam,ne ceza alırsamda alırım,pekte umurumda olmaz.Sizce bu gibi durumlarda ne yapılması gerekir? Sinirden düzgün düşenemiyorum,anlattıklarım harfi harfine doğrudur.



Yazar:Gezinen Adam

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Lisedeki En Matrak Anınız?

10.sınıfta dil anlatım dersinde hocayla konuşuyoduk.Hoca dedi "soyadı kekilli olan bir sanatçı vardı,neydi onun adı".Arkadan bir arkadaş demez mi "sibel kekilli" Tüm sınıf yarıldık o an.(  Mr.Hetfield)


Coğrafya hocası lise 1 deyken yaptığım bi espri yüzünden eşeği bağlasan lise 1 e kadar geliyo demişti bende yok hocam üniversitede bitiriyo hemde coğrafya öğretmeni oluyo demiştim(yürüyenmerdiven)

bi gün sınıfta oturuyoruz sınıf boş sayılır bir ben birde bi kız oturuyor işte ... neyse benim telefonun şarjı bitiyordu bende aldım şarj aletini prize taktım orayada sandelye çektim ayakları uzattım yayılıyom ama şansızlık eseridir ki , bizim okulda prizler kapının hemen dibindedir havada sıcak olduğundan kapıyı mecbur açık bırakıyoruz işte benim yayıldığımı gören hop hop gelip dürtükleyip korkutmaya çalışyor 1-2 kere arkadaş yaptı işte sonra birisi arkadan dürtüklemeye başladı ilk başta yapma dedim baktım devam ediyor lan oğlum yapmasana bi oyun oynatmadınız dedim baktım dürtükleme devam ediyor , kanka bi sevdir git a. koyim yaa dedim işte bi baktım sınıftaki kız gülmeye başladı dedim hayırdır la niye gülüyon dedim , sonra bi kafayı çevirdim yukarda dil anlatımca gözleri açmış bana bakıyor karıyı gördüğüm gibi sandalyeden düştüm yere çakıldım kadın hala bana küfürbaz diyor(Marge Simpson)

Arkadaş öğleden sonra Votka içelim diye bir teklif yapmıştı, bizde yaklaşık 8 kişilik tayfa kabul ettik.neyse diğer gün getirdi herkesin yanında açtı falan kızlar hep sınıfta tabi bizde heyecanla derslerin bitmesini bekliyoruz.tam son derse girdik derken bütün hocalar toplu şekilde sınıfa baskın yapıyor açın çantalarını falan diye tabi arkadaşda ki votka ortaya çıkıyor ama ceza almıyor.sebebi adam votka diye kandırmış bizi evden hacı kolonyası getirmiş bizde inanmışız Ağzını burnunu kırmıştık yalancının.(Anche)

Dersten kaçmak için nöbetçi hocalara çaktırmamak için çantaları camdan asağı atar bahçeden alır giderdik bi gün bakmadan attım müdürün kafasına düşmüş heralde çünkü acelem vardı koşup çantayı almak ıçin aşağı indiğimde müdür kafasını tutuyodu yukarı nerden geldiğini çözmeye çalışıyordu kapıdan çıkınca korktum geri döndün birden anladı güzel bi tokat yemiştim(Sabri9135)

Bir gün yine dersten kaçmışız arkadaşlarla çarşıdayken arkadaş hastaneye girdi rapor almak için kolu kırık taklidi yaptı doktor soruyo burası acıyo mu ağhh uğgh röntgen çektiler ve alçıya aldılar doktor anlamadı hiç bişey .d çıkınca kırdık alçıyı(Sabri9135)

Kantinde; 
+Abi şu turuncu çikolatadan versene.(niye öyle dedim bilmiyorum çokonattı) 
-Turuncu hangi renk. 
+(tuhaf bi bakış ve dalga geçtiğini sandım adamın)
-(oda gülerek)Renk körüyüm. 
Demesi ve benim yinede gülmekten sınıfa gidememem(hunharman)


9. sınıfta fıstık gibi bi milf vardı sınıfımızda. gösterirdi de yolluydu yani. neyse yine bigün bize bacak şov yapıyor dedim böyle bacağı görmüşüm telefonlaa çekiyim tabi çaktırmamaya çalışıyorum o ara. telefonun çekme tuşuna basmamla flaşın patlaması bir oldu. hala hatırlar hatırlar gülerim halime kulaklarıma kadar kızarmıştım(raif efendi)

Birgun niyeti bozduk kacicaz okuldan ama halimiz de yok arkadan tirman filan ugrasmak istemiyoz. Okulun ön kapisini genelde kitlemezler. Bekci oralarda dolasiyo biz de koseden gozetliyoz adamin arkasi kapiya donukken hemen kapinin önune vardık, zannediyoruz kapiyi acip tüyücez. Ben kapiyi bir zorladim kapi acilmiyor, bir de koca demirkapi zorlayinca bam bam diye ses cikardi bekci de arkasina dondu bize bakiyor, ben has...r derken yandaki arkadas da basladi kapiyi zorlamaya, yok acilmiyor. Her zaman acik olan kapiyi kitlemisler. Yukari siniflardan camdan bizi gorenler guluyor filan, o an zaman durdu sanki bekciyle aramizda 2 sn lik anlamsiz bir bakisma oldu, derken icimden dedim en iyisi hic bozuntuya vermeyelim kacmak bize yakismaz. Hicbir sey olmamis gibi arkamizi donduk sinifa dogru gidiyoz 4-5 adim attik ses yok, oh dedim yirttik, sonra adam bagirdi arkamizdan "şşt durun lan " bunu duyunca arkadasla birbirimize baktik, basladik depar atmaya o hizla arka bahceye kadar gittik, normalde arkadaslarin destegiyle tirmandigim duvara o an bir guc geldi bir kerede kendim tirmandim, okulun disindan giderken bekciye de bir selam çakıp özgurlugumuzun tadini cikarttik :D haha guzel gunlerdi.(çölde bir kum tanesi)

Öğle arası voleybol oynarken hava atmak için smaça kalktım yere kapaklanmamla pantolonun yırtılması bir oldu madara oldum(!!!nightmare!!!)


bir kere de koridorlardaki kameranın karşısına geçip hareketsiz baktık müdür de izliyormuş görüntü niye takıldı diye aşağı inmişti(ugurcakil34)


Hakan kat adlı bi arkadaşımız vardı yeni hoca gelmişti okula direk hakana sinir oldu adını soy adını sordu sonra hoca güldü 'oğlum sen kaç katsın lan' dedi hakan dururmu 'hocam size kaç kat lazım ? ' hoca bukalemun gibi renk değiştire değiştire yanımızdan ayrılmıştı çok güldüydük ona bozuldu heralde.(Mekanik61)

İngilizce dersinde "Designed for skin" ne demek demişti hoca, ben de skine göre dizayn edilmiş dedim. Baktım hoca sırıttı. Ben de sandım ki skin kelimesini hatırlayamadım diye gülüyor. Dedim ki skin şey hani böyle deri değil de işte başka kelimesi vardı. Skine göre dizayn edilmiş işte diye iki üç kez daha tekrar ettim ve arkamı döndüm kü millet gülmekten nefes alamıyor. Sonra baktım hoca da aynı şekilde oturmuş kahkaha atıyor. Sonradan anladım olayı.(the_gunner)




Manitamın Dedesinin Evinde Başıma Gelenler

Aksam 11 de aradi beni dedemlerde kalicam hepsi yatinca gece 12:30 gibi iceri alicam sen buraya dogru gel dedi. Telefonu kapatinca hemen yola koyuldum, dedelerinin evlerinin asagisinda parkta beklemeye basladim saat 12ydi. Disarida cingenler coktu basima birsey gelmeden girsem diyorum eve bekliyorum :( 

20 dk sonra aradi kapinin oraya dogru gel dedi. Otomatiige basti iceri girdim yavavs yavas yukari cikrim eve girdim direkt salona girdim. Salon kapisiinin anahatari yoktu , sehpa ve sandalye koyduk arkasina. Salonda bide balkon vardi. Gece 3 e kadar takildik malum olay. Sonra holden isik yandi birden dedesi kalkti hemen masannin oraya dogru saklanip comelmeye basladim 

Bu dis kapiiyi kim acik birakti deyip soylenmeye basladi 


Ben iceri girerken kapiyi kapatmamistiim , benimkide kapatmamis bildigin kapi sonuna kadar acilmis. Soylene soylene kapiyi kapattti kac kere kitliyor tam salonun onunde camdan izliyoruz bugulu camdi bide. 

Aradan 10 dk gecti sesler kesildi yatti herhalde dedik. Bizde yorulduk hafiften uzandik. Ben uyursam beni kaldir dedi tamam dedim. Yarim saat sonra bi uyandim saat 4: 30 benimki uyumus . Saat 5 e kadar sarildim telefonunu kurcaladim uyurken resmiini cekeyim dedim kendi halini gostereyim dedim , kalktim giyindim gomlegi ilikledim telefonu elime aldim , sesler gelmeye basladi. Salon kapisina biri zorluyor , ben nasil soguk terler dokmeye basladim hemen balkona kostum comeldim balkon duvarlarindada oymalii islemeler var yoldan gecen olsa beni armut giibi gorecek kedi gibi comeldim oraya karsi binadan birisi goruyor mu diyorum icimden bir suru dualar etmeye basladim , eger beni dede gorurse kesin bana hirsiz der diyorum icimden kapiyida acik gorunce. 

Kapiyi zorlamaya basladi sehbayi iteklemeye basladi yerdeki parke seslerinden anliyorum hart hurt sesler geliyor iceri kadar girdi , bende psikolojik olarak kendimi hazirlamaya calisiyorum biz birbirimizi seviyoruz burada kaldim gece mal mal dusunceler sardi beni. 

Sonra salon kapisi kapandii goz ucuyla iceri baktim kimse yok hemen kaldirdim kizi dedim iceri deden girdi beni buradan cikart yakalanacaz. Ya git basimdan dokunma bana diyor uyku sersemi

Benden soguk terler dokulmeye basladi iyice , cisimde var cok anlatamam karnim patlicak iyice strese girdim. Kaldirdim sonunda bana bakiyor bende ona uyku mahmuru giydirdim hemen salondan cikti , uyuyorlar mi diye bakmaya gitti . Kapiyi acti yavas yavas hemen kactim. Cisiimde vardi apartman bosluguna yaptim ama olu gibiyim kendimi 5 kilo vermis gibi hissediyordum . Dis kapiyi actim nerede oldugumu unuttum beynim durmus gibiydi arabayi aldim resmen birinci viteste goturmeye basladim mal gibiydim . Asil korkum dedesinin silah koleksiyonu vardi beni balkonda gorup aninda vurabilirdi



Yazar:Hurts

Hapishaneden Kaçtım

Bulunduğum Fox river hapishanesinden firar etmiş bulunuyorum.Nasıl kaçtığıma dair detay vermek istemiyorum.Hapisten kaçtıktan sonra,saklanmak için uzaklara gitmem gerekiyodu.Bunun için otoparklardan birine girdim ve sağlam bi spor arabası çaldım.Araba ile dikkat çekmeden elimden geldiği kadar uzaklaştım.

Uzun yolculuktan sonra mıamı'e ulaştım.Havada cok sıcak olduğu için sahilin oraya arabayı park edip denize girip bir süre yüzdüm.Sonra kurulanıp şenzlonglardan birine uzandım.Aradan zaman geçince sahilden çıkıp arabaya doğru gitmeye başladım.Uzaktan arabama doğru bakıyodum.Birisi arabanın kapısını açmış içeride bişeylerle uğraşıyodu.Sonra hızlıca arabanın yanına gelip,sende kimsin? Arabamda ne yapıosun? Dedim.Sonra adam kimlik gibi birşey çıkarıp bana tutarak Mıamı Metro adım Dexter Morgan dedi! Bende arabamda ne yapıosunuz diye sordum.Adamsa kapının açık olduğunu söyledi ve çocukların araba ile uğraştıkları için onları kovup bana ulaşmak için arabada benim ismimi öğrenmek için kimlik aradığını söyledi.Bende bu cevap karşısında hmm anladım teşekkürler,dedim ve arabama bindim.Adamsa uzaklaştı.Sonra araba ile şehirde gezinirken yemek için bir yere uğrayım dedim.

Hapisten kaçtığım için cebimde kurus para yoktu.Sonra çaldığım arabanın torpido gözüne baktım ve içinde cüzdan olduğunu gördüm.Cüzdan açık şekilde duruyodu!Bende neden açık diye kontrol ettim.İçinde 400 dolar ve birsürü kart fln vardı ama kimlik yoktu!!Biraz düşündüm acaba bu kendisini polis diye tanıtan adam almış olabilirmiydi diye.Sonra bunun saçma olduğunu düşünerek cüzdandan biraz para alıp restorandan yemek aldım ve paket yaptırdım.Akşam olmuştu hava karanlıktı,sonra arabaya doğru yürüyodum,bagajı açtım içeri paketi koydum,arkamdan birisi affedersiniz dedi!Bende arkamı döndüğüm an boynuma şırınga saplandı.Saplayan kişiyi göremeden bayıldım.Sonra uyandığımda kendimi başka bir yerde çıplak halimle naylonlara sarılmış şekilde uyandım!!Birden çığlık attım neredeyim ben dedim,sonra üzerinde kasap kıyafetleri olan adam yaklaştı ve ışığa doğru yürüyünce suratı belli olmaya başladı.İlk başta tanıyamadım ama sonra hatırladım.Sen polis memuru değilmisin? dedim.O kişise,değilim ben sadece labaratuar ineğiyim dedi.Sonra bana napıosun dedim.Adamsa günahlarından arınma vaktin geldi dedi.Bende dedim ne günahı neden bahsediyosun dedim.Sonra kafamdan tutup sağ tarafa doğru çevirdi ve 4-5 kişinin fotoğraflarını gösterdi.Sonra,öldürdüğün insanlara bak diye bağırdı!! Bende bunun bir yanlış anlaşılma olduğu söyledim ve beni serbest bırak dedim.Adamsa üzgünüm acelem var uzun bi ayin olmucak dedi ve kafasına plastikten bişey taktı ve eline büyük bir bıçak alıp tam kalbimin olduğu yere sapladı.Bundan sonra öldüm.Şuan öbürkü taraftan yazıyorum.Sanırım beni öldüren adam,beni arabanın sahibi ile karıştırdı ve yanlış kişiyi yani beni öldürdü.O adama çok kızgınım,ayrıca burası çok sıcak

Yazar:Supergolfer92

Bakkalları Çökertme Planım

Kurbanımız meşhur zincir; Atıf Abi Bakkallarının nihai sahibi Atıf Abi'dir.

Serdar Kuruyemiş, Memiş Hipermarket, TEKEL Sülün Ağa Bayii ve Tomarcılar Yemekli Kafe ise Atıf Abi'nin bir numaralı düşman dükkanlarıdır.

Çıtır Para kampanyası kullanılarak tüm düşman sektörlerle anlaşmaya girip, Atıf Abi'yi tamamen yok etmek vardı aklımızda.

Düşman bayilerden Çitos, Doringtos, Rauflens ve Lars gibi bilimum cipslerin çıtır paralarını birirktirdik. Toplamda yedi 50'lik on bir 25'lik sekiz 15'lik ve on dokuz 5'lik çıtır para topladık.

Ve bu paralarla Atıf Abi'nin dükkanına girdik. Ben önüne dört 50'liği koydum ve ''BUNLAN NE OLUR?'' dedim.

- Bunları benim bakkalımdan mı aldınız çocuklar?

+ Evet, geçen gün yanlışlıkla 4 tane cips almıştım, hepsinden 50'lik çıktı.

* Atıf Aga ben de aldım geçen 3 tane de bana çıktı 50'lik.

% Aaa Atıf Abi ben de sadece bir tane aldıydım senin cipsler hatalı olabilir içinden yedi 50'lik on bir 25'lik sekiz 15'lik ve on dokuz 5'lik çıktı ayrıca içinde cips bile yoktu sırf para olan gelmiş bana.


Atıf'ın suratı fok balığı gören çin aslanı gibiydi, hemen oracıkta tüm paraları suratına fırlattık ve tezgahtaki her şeyi boşalttık, Atıf'ın yüzünü kaplayan kupon yığını onun görüş açısını kapıyordu, biz magnumları götürdük ve dükkan o gün; 74 kilo verdi.2007 Temmuz

Ve şimdi, 2013. Eski evimin bakkalı Atıf Abi'ye uğramak istedim, iflas etmiş görüyorum da, yerine Sülün Ağa TEKEL Bayii 2 geçmiş. Vicdan azabı çekiyorum, çıtır para bu Dünya'ya kötülük ve kederden başka bir şey getirmedi, bu şeytani plan sadece Sülün'ün mağrur tahtını kaldırdı, aslında sonsuza dek çıtır paranın laneti altında...

Yazar:Oziko

Hayatımı Değiştiren Hatun

Koşarak kapıyı açtım sanılanın aksine şikayet için gelmiş bir komşu değildi yada not istemek için sadece vizeler zamanı halımı hatrımı soran arkdaş...Merhaba ev arkadaşlarımla kavga ettim bitek sen vardın sana geldim ben de dedi tabi gel dedim içeriye geçtik yağmur saçlarını ıslatmıştı
üzgün gibi görünüyordu,ama normaldi o durumda
çift kişilik koltuğa oturdu montunu bile çıkartmadan
kafası o kadar dalgındı ki dakikalarca uzun uzun dışarda yağan yağmuru izledi   ee o zman hoşgeldin pıtırcık dedim
kendine geldi, afalladı ardından
-efendim ? dedi
-sustun kaldın konuş bakalım dedim
-ne anlatayım ki nerden başlayayım dedi
-o zman hiçbişey anlatma zamanla öğrenirim ben dedim
gülümsedi peki bakalım öyle olsun diyerek geçiştirdim kalktı valizlerini işaret ederek
-bunları nereye koyalım dedi 
şaşırdım en başta
-içeriye koy boş odaya yerleş dedim
valizi topladı ve salona geldi
hava giderek kararmaya başladı yağmur yağdıkça ürkütücü bir hava bürüyodu insanın içini
birden döndü ve:
-evin müsait demi ? dedi
-evet istediğin kadar kal dedim 
o zman uzun bir süre senleyiz dedi ve 
işte hikaye burda başlıyor


tek başıma kaldığım geceleri duvarlara bakarak şarkılar söylediğim
can sıkıntısından saatlerce Porno izlediğim günler geride kalmıştı
artık evin bütün yükü bana ait değildi ve en azından bana öyle geliyodu
ilk hafta evde aslında ne kadar eksik olduğunu anladık ve alış-verişe çıktık
hayatım boyunca kullanmadığım eşyalar aldık eve ceviz kıracağı gibi mesela 
arkdaşlar gelip gitmeye başladı ev resmen değişmişti 
evde vakit geçirmekten zevk alıyordum
tabi bu da bi yere kadar arkdaşları geldikçe sabaha kadar eğlenceler şımarıklıklar 
uykusuz geceler birbirini kovaladı
üniversite okuyanlar bilir ders takibi ile geçilen ders sayısı genelde doğru orantılıdır (özellikle mühendislikte)
evimdeki bu hızlı ve ani değişim beni de değiştirmişti ki bunu ilk vizelerde gördüm
sınav zamanları sabaha kadar ders çalışıyorduk ama bi işe yaramıyordu
ama takmıyordum çünkü vizelerden sonra adam akıllı ders çalışcaktım
vizelerin bitmesini bekledim pıtırcıkla derslerin böyle olmayacağını kararlaştırdık ve finallere hazırlancaktık sağlam bi şekilde
kendimizden çok emindik çünkü bunu başarcaktık
hayatımı değiştiren kapı zili bu kez uzun uzun ötüyor, kapılar yumruklanıyordu
ismail, sevgilisi hande için bi sürpriz hazırlamış
bizi de davet ediyordu
önce birbirimize baktık
-son kez be olum ? dedi ismail
ertesi gün saat 22 de barda kutlama olcak kesin gelin dedi ve gitti

ertesi gün oluncaya kadar handeye kimseye bişey söylememiş olsa da o az çok anlamıştı farklı bişeyler olduğunu
pıtırcıkla evden çıktık ve bara doğru yola koyulduk
pıtırcık koluma girdi
-çek kızın şu kolunu kısmetlerimi kapatıyosun dedim
-sana benden başka kimse bakmaz olum dedi ve güldü
-sen o zaman beni izle bu gece dedim
-tamam lan sen de beni izle bakam hangimiz daha çok kişi kaldırcak dedi
ben bunu her ne kadar bunu şakayla söylesemde pıtırcık bunu gerçek anlamış ki
gecenin sonunda eve 3 kişi dönmüş olacaktık
bir çok arkdaş ordaydı pıtırcık sayesinde biçok kızla tanışmıştım
barda da bu sayıyı artırcaktım sanırım
en başta hoşgeldinler ve yeni insanlarla tanıştıktan sonra
pıtırcıkla yan yana oturduk ve biraları yudumlamaya başladık
3.biraya gelirken bir anda müzik değişti ve ismail sahneye koştu handeyi çağırdı dans için
her kızın isteyeceği bişey olmalı ki etrafıma baktığımda biçok kız kıskanın gözlerle bakıyodu
bir anda sol taraftan bi ses geldi
-sana da böyle yapsalar hoşuna gider mi diye ?
yiğitten geliyodu bu ses ve pıtırcık cevap verdi:
-orjinal bişey olmaz ama evet dedi
şok olmuştum, sanki pıtırcık benim sevgilimmiş gibi düşünmeye başladım
gereksiz yere bişey ama ona sahiplenmiştim artık nedensizce
hemen lafa girdim:
-bende sana yaparım o zman dedim
yiğit:
-orjinal olmaz dedi ya duymadın mı dedi
o an sinirlen tepeme fırladı kalkıp yumruklasan yeridir pezevengi ama gereksiz tripler içinde olduğumunun da az çok farkındaydım
gülümseyip kafamı çevircektim ki
pıtırcık:
-oww sert erkek dedi ve gülüp yiğitin omzuna elini atıp kafasını yaslayıp geri çekti
çıldırmak üzereydim bi yandan kendime kızıyorum bi yandan yiğit denen pezevenge
saatler ilerledikçe tripten sigara üstüne sigara içerken içilen biralarda kafayı güzel yapıyodu aynı zamanda pıtırcıkla yiğiti de
yiğitle pıtırcığın daha da samimiyetini arttığını gördükçe çıldırıyordum
yiğitsin sesi geldi:
-pıtırcık biraz dışarı çıkalım mı başım ağrıdı.
olur cevabını aldı doğal olarak
tamam dedim olum kendine gel sevgilin değil bişey değil sanane amk demeye başladım
pıtırcık yiğitin koluna girdi ve dışarı çıktılar
saatlerdir sessizliğim dikkat çekmiş olacak ki
pelin seslendi:
kendine gel be biraz konuş dedi birasını alıp pıtırcığın sandalyesine oturdu.
boş geçen muhabbetler başlamak üzereydi ama benim aklım hala dışardaydı
pelinin boş muhabbetini bi on dakika çektikten sonra kapıdan pıtırcık belirdi ve bana seslendi
-dışarı gelsene bi
sesi her ne kadar duymasamda el hareketlerinden anlamıştım
evet kavga vardı ve o yiğit denen orospu çocuğunun ağzını yüzünü kırcaktım
kalbimin küt küt attığını hissedebiliyordum
elllerim titriyordu sinirden ve heyecanda eklenince kontrol alınmaz dakikalar başlıyordu benim için kalktım geliyorum işareti yaptım
elime çakmağı sıkıştırdım pelinden müsade isteyi kapıya doğru yöneldim

-nerde o dedim?
dışarda beni bekliyo dedi
seni mi ne alaka dedim ?
ikimizinde başı ağrıdı eve gidelim artık dedi
dil ucuyla beni de çağırdı eve
bende piçlik olsun diye pıtırcığın ve kendi eşyalarımı hemen içerden aldım
ismail ve handeye mutluluklar diyip çıktım
yiğit asık suratla karşıladı doğal olarak

evet yaptığım şey piçlikti ama bunu yiğit hakediyodu
eve doğru yürüdük yiğitin ağzından tek kelime çıkmadı
sürekli benle pıtırcık konuştuk
yiğitten yine beni sinir eden bir hamle geldi ve seslendi:
-canım koluma girsene diye
canım mı ? diye içimden bi oha çüş çektikten sonra
nolcak olum her canım diyen de ...
polyanacılık oynuyordum kendi içimde pıtırcıkta hiç ses çıkarmadan yiğitin koluna girdi
neyseki eve yaklaşmıştık o yürüyüş kısa sürede biti
asıl olay evde çıkacaktı ve ben bunun farkındaydım
eve girdik yiğiy hemen ee şimdi napcaz dedi
ufak bi suskunluğun ardından kimseden cevap alamayınca
salona doğru geçti
-elini yıkasaydın keşke dedim
-al veriyim sen götür dedi ve güldü
cevap vermedim
pıtırcık o kadar rahattı ki sanki inadına yapıyodu bunları

pıtırcıkla yiğit uyumamı bekliyorlardı hareketlerinden tavırlarından çok belliydi
sürekli ben konuşuyorum
evet, tabi,haklsın
gibi kısa cevaplar veriyorlardı
bende piçlik olsun diye bilerek uzatıyordum yatmıcaktım
kahve istermisiniz içelim mi dedim
ikiside:
-yok birazdan yatarız zaten cevabını verince
soğuk sular boşaldı üzerimden
b planı için yola koyuldum ki bu onları geceyi haram etcek bişeydi
tek yapmam gereken onları yalnızca 30 dk oyalamaktı
ki bunu başaramayacaktım sanırım
elimden gelen şebeklikleri yaptım
siyasi,din, bakirelik ne varsa konuşturmaya çalıştım
yiğit ikide bir esniyordu pıtırcığa işaret verir gibi bense git gide artırıyordum muhabbeti
en sonunda yiğit dayanamadı:
-canım benim uykum geldi dedi
pıtırcık cevap vermeden hemen atıldım
-tamam sen benim yatağa yat bende burda yatarım dedim
yiğit bozulmuş gibiydi ve ufak bir bakışmanın ardından
pıtırcık lafa girdi:
-ya aslında ... diyecekken benim b planım devreye girdi
hayatımı değiştiren kapı zili bi kez daha çalıyordu
-kim ki bu saatte diye mırıldandı yiğit
koşarak kapıyı açtım
pelin telefonda mesaj attığım gibi arkdaşlarını almış ellerinde bira ve vodka şişeleri
-biz geldiiiiiiiik!! diye bağırdı
tutup sarılsam yeridir o an
yiğitin surat ifadesi fare kaçırmış kedi gibiydi
içeri aldım hepsini büyük bir zevkle
oturduk başladık muhabbete
içkiler açıldı yudumlanmaya başladı eğlence kaldığı yerden devam ediyordu benim için en azından
1.5-2 saat kadar geçti ki bu sefer pıtırcık:
-ben uyusam iyi olcak artık
tamam dedim gönül rahatlığıyla. yiğit de kalktı yerinden birden
bu sefer c planı yoktu engel olmam lazımdı bi şekilde.
Pek laf sokma gibi yada laf çevirme gibi bir özelliğim olmasa da
-Yiğit otur sen ben götürürüm dedim.
Bana sadece baktı, omzuna dokundum yere otur der gibi. Oturdu kalktığı yere. Pıtırcıkla beraber odasına doğru gidiyorduk. Aslında gereksiz bi davranıştı yaptığım şey, bunun benim kadar Pıtırcık da farkındaydı. Kapıya kadar bıraktım ve geri döndüm salona. Millette bir uykudur almış başını gidiyor. Herkesin gözler kaymış her an uyuyacaklar gibi vaziyet vardı.
Pelin:
-Bize müsade artık dedi
Saat her ne kadar geç olsa da yatacak yer sıkıntısı olduğu için kalmaları için ısrar etmedim. Geldikleri için teşekkür ettikten sonra salona geldim ve günün adamıyla başbaşa
kaldık. Koltuğa oturdum tam karşısına. Bana seslendi:
-Baksana bi! Benim yerimde olsan şu an ne yapardın ?
-Bu güzel günü uykuyla tamamlardım
-Güzel gün mü? Resmen herşey ters gitti
-Mesela ne gibi?
-Başım ağrıyo dedikçe eve insanlar geldi
-Kendi evine neden gitmedin o zaman?
-Pıtırcık çok ısrar etti
Kafam inanılmaz karışmıştı bu cümleden sonra, nasıl olabilir böyle bişey? Kutlamadan bu yana arkdasından ayrılmayan Yiğiti Pıtırcık mı çağırdı? Neden böyle bişey yapsın? Madem öyle bu yiğitin tavırla niye böyle ?
Bir anda Yiğite karşı yaptıklarım,ona karşı düşüncelerim değişti.Ne kadar kötülemiştim oysaki şundan 4-5 saat öncesine kadar. Sabah olup Pıtırcık uyanınca ona soracaktım bunu.
Yiğitin çekyatta yatağını hazırladıktan sonra kendi odama geçtim. Günün kritiği sayılabilecek bir şey yaptım. ışıları kapattım sigaramı çakmağımı yanıma aldım. kendimi çakmağa onları ise yanan sigaraya benzetiyordum.ben onları yaktıkça sanırım benim de enerjim bitiyodu. Oturdum düşündüm neden böyle şeyler yaptığımı, neden bir mutluluğa engel oldum. Düşündükçe kendimden tiksinmeye başlıyordum. Kafam balon oldu tabiri o gece gerçekten gerçek oldu. Yaptıklarımın çocukca olduğuna kendimi inandırdıktan sonra.Bu konuyu birdaha açmamak üzere uykuya geçtim.




Her günümüz farklı eğlencelerle ilerliyordu, Yiğit artık bize daha sık gelmeye başlamıştı ki bunu takıntı yapmıyordum. Yiğitin arkadaşları, Pıtırcığın arkdaşları, Pelin ve onun tayfası evden eksik olmuyordu. evin kirasını veren ikimizdik ama alış-verişini yapan 10 kişiydi. Evimizde misafir eksik olmuyordu. Finaller zamanı yaklaştıkça pişmanlıklar artıyor kara kara düşücenlere kendimi sevk ediyodum. Gelen gidenin eksik olmadığı evde doğalgaz-elektrik-su parasını siz düşünün. Dersin yanında yavaştan para sıkıntısı çıkmaya başladı ki bu evin huzurunu kaçıran şey olacak ilerleyen zamanlarda.
bol eğlencelerle,0 ders takibi ile ilerleyen güz yarıyılının son 3 günüydü. Sınavlara girmiyordum bile artık. Vizelerden aldığım düşük notu finallerde kurtarmam imkansızdı. Dersine bile gitmediğim hocaları sınavda görüyordum. Aldığım 8 dersin 8 inden de kalarak büyük bir başarı elde etmiştim. yarıyıl tatiline çıkmadan 1 gün önce. faturalar ve borçlar için aldı-verdi yapmamız lazımdı. yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık olarak 450 tl gibi bir borç vardı ödememiz gereken. pıtırcığı çağırdım ve ömrüm boyunca unutamayacağım o diyaloğu gerçekleştirdim.
B-pıtırcık ben ertesi gün gidiyorum ve ödememiz gereken borçlar var
P-öderiz,ne kadar?
B-450 diye yazılır siki tuttuk diye okunur
P-sen otobüs paranı da benden alcan galiba
B-hadi bırak konuşmayı da şunu ayarlayalım
P-şaka yapmıyorum bu kadar borç olması için bizim sabah akşam elektrik doğal gaz kullanmamız lazım
B-(şakayla karışık) lan dingil faturayı ben mi kestim
P-faturaları getir görcem
B-nasıl konuşuyosun sen öyle ya,ben senden alcağım 3-5 kuruşla mı zengin olcam. ayrıca eve gelen giden de olduğu gibi senin arkdaşların, duş almaya bize gelenler var amk!!
P-kullanıyorlar ama evin tüm alış-verişini onlar yapıyo.
B-ee ne alaka şimdi, tüm borcu ben mi ödeyim ne yani
P-yeni ev arkdaşınla ödersin,ben yiğitlerde kalcam 2.dönem gelince
B-2.dönemi bekleme şimdi siktirgit
O akşam gidemezdi çünkü ertesi gün sınavı vardı. Toplanmak falan uzun işti ayrıca tek başına kaldıramacağı şeyler vardı yardıma gerek vardı. Beni böyle yüz üstü bırakan birini kesinlikle ben de rahat bırakmazdım. odasından el çantasını almış çıkmak için hazırlanıyordu. Kapının önüne geçtim.
B-O eşyaları bana mı bırakıyosun?
P-yarın alırım
B-çöpe atarım ordan alırsın
P-sen ne adi ne şerefsiz bi insanmışın be! yiğit bizim eve ilk geldiği günden bu yana ona karşı davranışlarını görmüyorum sanma.Özellikle bardan eve geldiğimiz gün yaptıkların.Şimdi sen bunları yapıyosun ya şaşırmıyorum.
beklemediğim bir konuşmaydı benim için. halbu ki ben ondan daha güçlüydüm, erkektim bana zarar veremez beni üzemezdi ne yaparsa yapsın. bunların hepsi koca bir yalan kocaman bir hayal .evet ufacık bedeniyle o an beni nakavt etmişti. öylesine yenik düşmemiştim ben hiç bi zaman. kapıyı araladı biraz ,kolundan tutttum
-nereye gidiyosun
-eşyaları oraya mı gönderceksin?
-pıtırcık nere dedim sana!!
-dışarı bi yere
ben kapatmaya gitmesine engel olmak için uğraştıkça o da her seferinde açmak gitmek için uğraş veriyodu. istese apartmanı ayağa kaldırırdı bir bağırışıyla.ama güç gösterisi yapıyorduk ikimizde birbirimize. birbirimizin yüzüne bakmıyorduk bile. yüzü ve eli kapının koluna kitlenmişti .ben se onun başına ve ellerine bakıyordum sürekli. kapının menteşeleri gıcırdamaya başladı.
kaldırdı kafasını acıyan gözlerle baktı
-bırak dedi sessizce 
tıpkı çocuğuna yapma! diyen anne-cocuk diyaloğuydu aramızda geçen 1 satırlık konuşma. kapıdan elimi usulca çektim giderken en azından bir laf etmek istedim belki affeder de gitmez diye. bırakın konuşmayı, mırıldanmayı ağzımı açamadan gitti... 
çıkmasına bakmadım bile arkdamı döndüm kambur bir şekilde salona ayaklarımı sürüyerek geldim. kapı sessizce kapandı.
-Ben olsam çarpar çıkardım. diye bağırdım ardından
ona kızmak mı? asla!! kendime kızıyordum. resmen kötü adamdım. evet filmlerdeki kötü adam bendim artık.tek fark vardı onlar kamera kapanıncaya kadar gerçekti,bu yaşananlar... 

Salondan çıkıp banyodaki aynanın karşısına geçtim.
B-haksız mıyım ne yani amk?
B- hayır. çünkü bana iftira atıyodu
B-yoksa şaka mı yaptı?
B- hayır hayır öyle olsa anlardım
B-ev değiştirme fikri peki?
B-onu şimdi uydurdu bence öyle olsa yiğiti arar eşyaları şimdi alırdı
B-beni üzen durum ne bu kadar? sevgilim mi sanki
B-üzülmem için illa sevgilim mi olması lazım
B- galiba psikolojik olarak kötü bir zaman geçiriyom doktora görünsem iyi olacak
B-iyi ama psikolojik hastalar kendi hastalıklarının farkında olmaz ki.Hiç biri ben hastayım demez bu da benim hasta olmadığımı gösteriyo.
aynanın karşında geçen bu konuşma uzaktan her ne kadar gülünç gibi olsa da şimdi şimdi farkına varıyorum ki aynaya bakan yüzüm toplumu yansıtırken, aynadan yansıyıyan görüntü benim fikrimin görüntüsüymüş.
pelinin tayfasından meral diye bir kız vardı.eve her gün gelen gidenlerin arasında o da vardı ki onla vakit geçirmeyi çok severdim. Dinlediğimiz müziklerler olsun, film zevklerimiz, eğlence tarzlarımız aynı denebilcek birisi. Kısaca ruh ikizim. galiba şuan ona ihtiyacım vardı. merali eve çağırdım ama gelemeyeceğini, ders çalışması gerektiğini söyledi. anlayışla karşıladım.
şimdi kimi çağırsam herkes ders çalışmam gerek diyecek olumsuz cevap vercekti. ismaillerin kutlama yaptığı bar bizim sık sık takıldığımız damsız girilmeyen, elit sayılabilecek bir mekandı. güvenlikçisi olsun sahibi olsun ahbap olmuştuk zamanla. yanımda her ne kadar kız olmasa da tek gidince bi sorun çıkmazdı içeri rahatça girerdim. Bara gittim ve dediğim gibi de oldu içeri girdim. içerde normalden az insan vardı. Mekanın o zaman ki sahibi sayılabilecek selami abinin yanına gittim.

S-owww!! adamım tek gelmişin
B-tek çıkmam ama dedim ufak bi gülüşmelerin ardından
beni aldı gel bakalım seni bizimkilerle tanıştırayım dedi
(selami abinin bizimkiler dediğine bakmayın amk 2 gün önce tanıdığı insanlarmış zaten)
tanıştırdı beni, 4-5 kişi vardı masada.3 kız 2 erkek mi 3 kız 1 erkek mi tam hatırlamıyorum ama kızlar fazla sayıdaydı. tanıştık masaya oturmak için izin aldım. adamlar arkadaşlarıyla gelmişler amk ben sadece dinliyorum. Barda ezik ezik sadece bira içip olana olmayana sırıtan bi tip vardır ya ulan yeminle o tip bendim o akşam o gün. sıkıcı geçen gecenin ardından tek girdiğim bardan tek çıktım, eve geldim. Pıtırcığa baktım evde mi diye. kitaplarla beraber yatakta uzanmış yatıyo. ufak bi umursamazlığın ardından geçtim içeriye yattım.




Sabah erkenden kaltım otobüse bincektim malum. eşyalarımı hazırladım yavaşca.her ne kadar ses çıkartmayım diye uğraşşam da pıtırcık kalktı geldi odama:
P-günaydın canım
B-günaydın pıtırcık
P-demek bugün gidiyosun.Dur ben sana bi güzel kahvaltı hazırlayayım
neyin nesi bu şimdi? pıtırcığın hafızayı biri formatlamış gibiydi. aslında imkansız olan bişeydi bu dün o kadar kavga eden bizdik! o kadar diyalog geçti aramızda neden böyle davransın ki?
kız unutmuş gitmiş hatasının farkına varmış, sormanın deşiştirmenin bokunu çıkartmanın mantığı yok diye düşündükten sonra. eşyalarımı toparladım. burnuma öyle güzel kokular geliyordu ki insan hayallese olsun dese ancak bu kadar güzel koku olurdu. poğaçalar geldi galiba diye fırladım mutfağa. pıtırcık gelmişti elinde poğaçalar bana gülen yüzüyle.
-domates, salatalık dilde bişeye benzesin dedi.
kahvaltımızı yapıp. evden çıktık. garaja doğru gidiyoruz beraber. içim öyle bir mutlu ki anlatamam size. onun yanımda olması bana öyle huzur öyle özgüven veriyoki. onsuz bir hiçim sanki.en basit örneği bardaki pısırık halim. garaja vardık beraber. otobüsün kalkmasına 5 dk vardı. bana öyle bir sarıldı ki keşke gitmesem dedim keşke burda kalsam dedim içimden. bende ona sıkıca sarıldım. herkes bize bakıyordu o an.utanmadım değil o an.zaten onun etkisiyle ondan elimi çektim.o kadar masumdu ki kulağıma yanaştı beni aramayı unutma dedi. küçük bir çocuk misali gülümsedim sadece. otobüse bindim cam kenarından ona sürekli el sallıyordum.
6 saat sürecek yola koyulmuştuk. Giderken üzüntü vardı içimde. Nedenini anlayamıyordum bir türlü, yalnızca ev arkdaşımdı benim için aslında. evet farklı bir arkdaştı ama beni ona bu kadar bağlayan neydi? ona bağırıp çağırsam bile bu kızgınlık 5 dk sürüyor sonrasında pişman oluyordum yaptıklarım için.6 saat boyunca bu düşünceler eşliğinde eve geldim. babam görünce sarılıp kucaklamak yerine
-aslanım bu halin ne böyle?
-ne var ki baba halimde?
-üstün başın kir pas içinde
-temizlenir baba dert ettiğin şeye bak... 
aslında üstüm başımda temizdi. aileleri bilirsiniz kendi temizlemezse ona göre herşey kirlidir.bir kaç gün boyunca özlem giderildisahalara kadar boş muhabbetler yapıldı. sabah babam yanıma geldi yatağımın başucunda aynen şu konuşmayı yaptı:
-güzel oğlum benim,sen bizim herşeyimizsin biliyorsun demi? annenin ve benim tüm emeklerimiz senin için senin için harcıyoruz. akşam biyere çıkma senle bişey konuşacağız annenle.
nedenini sormadım hiç, zaten yarı uykulu dinlemiştim. akşam üzerine doğru, kalktıktan sonra bikaç bişey atıştırdım. çok geçmeden de zaten eve babam geldi elinde poşetlerle. çocuk gibi içine baktım hemen. atıştırmalık bişey var mı diye. içinde bi dünya alkol, meze olan bi poşet düşünün. akşam şenlik vardı evde belli.
eğlenceğe odamız sayılabilecek balkon, kış olduğu için kullanılmaz vaziyette. içerde soğan, patates çuvalları, yerde mermere yapışmış kirler... odaya geçtik o yüzden, masa kuruldu annem ,babam ve ben herşeyi hazırladık. mutlu bir aile tablosu vardı resmen. bana gösterilen bu ilgiyi bi türlü anlıyamıyordum. Babam durduk yere neden benle konuşmak istesin ki?
rakılar yavaş yavaş yudumlanmaya başladı, babama döndüm:
-ee ne konuşcaksınız bakalım benle? kız falan mı buldunuz yoksa bana dedim
annem güldü, senin zaten kız arkdaşın yok mu oğlum öyle söylemiştin bize dedi. geçiştirmeye çalıştım hemen. babam lafa atıldı günün konuşmasını yapmak için dubleden bi yudum aldı. bana baktı uzun uzun. yapacağı konuşmayı basit bişey sansamda bende ciddi şoklar yaratacak, pıtırcıkla ilgili düşüncelerimi değiştirecek bi konuşma olacaktı.
-oğlum şimdi ben anlatcam sen dinleyeceksin dedi
-tamam baba dedim.

Kesinlkle ters giden birşeyler vardı babam dubleden yudumladıkça her ne kadar göstermek istemese, gizlemeye çalışşa da bakışları sertleşiyordu.
-sen neler yapıyosun orada? neler yapıyosun anlamıyorum.son 3 aydır elektrik doğal su faturaların da inanılmaz düşüşler var. nerede kalıyosun sen?
bu imkansızdı, oysaki biz değilmiydik pıtırcıkla sırf yüksek faturalar yüzünden kavga edenler.eve giden gelenin eksik olmadığı evde faturalar fırlamıştı ki düşük gelmesi imkansızdı. acaba benden gizli arkdaşları mı yatırdı bi kısmını? ama bu imkansızdı faturalar her ne kadar eve gelse de babam otomatik ödeme talimati vermişti hepsini o ödüyordu. babama gözüne yaralı bi ceylan gibi bakıyordum gözlerim büyümüştü şaşkınlıktan. babam anlamış olacak ki:
-hayırdır pek bi şaşırdın ?
-arkdaşlara gidiyorum baba genelde evde tek başıma canım sıkılıyo o yüzden.
-dersler ne alemde peki
-hepsinden geçtim baba sıkıntı yok
utana sıkıla verdiğim bu cevaplar aslında gerçekleri yansıtmıyordu. evde her gece alemler, geçilemeyen 8 ders, kavgalar...
-bana müsade baba uyusam iyi olacak dedim
içeriye koşar adımlarla gittim. derslerde söylediğim yalan umrumda bile değildi. faturalar kısmındaydı olay. pıtırcığı aradım hemen. telefonu açtı büyük bi sakinlikle:
-keşke inince haber verseydin
-özür dilerim pıtırcık
-ee hayırdır gecenin bu vaktinde?
-babam faturaların düşük geldiğini söyledi. bunun imkansız olduğunu söylemedim.bu konu hakkında ne düşünüyorsun?
cevaba kitlenmiştim tüm olayı ağzından çıkacak birkaç kelime açıklayacaktı. yada ben öyle sanıyordum.
-faturalara bakma mı ister misin? dedi kabul ettim yerini söyledim 2 dk sonra telefonda şaşırtcı bi ses tonuyla:
-alo?
-efendim pıtırcık
-baban emin mi faturaların düşük olduğundan?
-evet hatta bana bu yüzden kızdı bile
-babanın az tabiri kaç ki acaba çok merak ettim dedi gülerek
-pıtırcık söyleyecek misin bugün?
-canım tam hesaplayamasamda 450 civarı bir borç dedi.
babam beni kandırıyordu kesin olarak buna inanmıştım.ama neden böyle birşey söylesenki? arkdaşlarımda kaldım da dedim yalan söyledim. şimdi hem yalan söyledim hemde haksız durumuna düştüm.ama ya babamın dedikleri doğruysa? yok canım bu imkansızdı koskoca faturalar vardı.
babamın ayak seslerini duydum odama doğru geliyordu.o yaklaştıkça kapıya doğru ayak sesleri artıyor aynı oranda benim de kalp ritmim artıyordu. kapıyı araladı.
-hayırdır yatcan sandık biz seni ama?
-birazdan yatarım baba
babam fazla üzerime gelmeye başlamıştı. ters gidiyor birşeyler hala ters gidiyo. babama soramazdım bu sefer bütün foyalarım açığa çıkacaktı. bunu kimseden habersiz halletmem gerekti. olay kesinlikle dışardan göründüğü gibi değildi.
gerçekler yarın ortaya çıkacaktı ama nasıl?
bunun tek yolu var kart extrlerine bakmak
iyi ama babamın kart özetlerinin hiç biri eve gelmiyordu ki
hepsi şirkete gidiyordu. babamdan önce sektererliğe bırakılıyordu.
babamdan gizli bir şekilde bunu ele geçirmem lazımdı.hem de babamdan önce ele geçirmem gerekti
babam bu tarz şeylerin hiç birini atmaz hepsini dosyalardı eline geçer geçmez.
hesap özetlerini dosyalamadan önce elime geçmesi demek, zarfı ondan önce açmak ki bu imkansız bişeydi
bu yüzden farklı arayışlar içine girdim. kafama koymuştum bu terslik çözülcekti yarın ne olursa olsun




Ertesi sabah pıtırcığı aradım durumu anlattım açık açık
-canım sanki biraz abartmıyo musun?
-hayır pıtırcık ortada bir terslik var
-ya baban ödüyor işte sana oyun oynuyordur ses çıkartma geç
olayları araştırmamı istemiyordu pıtırcık,ona göre basit bişeydi sanki yada öyle görünmesini istiyordu
dışarı çıktım arkdaşlarımdan fikir aldım ve bu işlerde orospu olmuş bir arkdaşımın önerisi ile planı kurdum
tek yapmam gereken babamdan kartı almaktı.
akşama kadar babam gelsin diye evin içinde volta atmaktan olcak ki başım ağrısıyla beraber uyku çöktü
uyandığımda babam evdeydi. babamla aramızda geçen ilginç konuşmayı aynen aktarıyorum:
-baba bana kartı versene
-ne yapcaksın
-alış-veriş falan
-para var cüzdanda , onu al
-yok baba bana kartı ver sen taksit yaptırcam
-ulan pezevenk araba mı alıcan sanki alacağın şeyler 50-100 milyon bişey
-ya baba
-uzatma git parayı al,karta elleme sakın
babam da kartların hesap özetlerine bakacağımı anlamıştı bence o yüzden istemiyordu. zaten meraklı meraklı suratıma bakıyordu
tamam dedim parayı almaya gittim alış-veriş yapacağıma inandırmak için
cüzdanını açtım para almak için, sıra sıra kartlarda gözüme aynı anda çarptı
şeytanla cebelleştim ki bu savaş kısa sürdü ,bi kez daha şeytana yenilmiştim
babamın cebinden kartla parayı aldım
kalbim küt küt atıyordu ki bu atış arkamı dönünce 2 katına çıktı
hayal edin şimdi: sırtınız duvara dönük, karşınızda babanız, elinizde para ve kart
o surat ifadesi vardı yüzümde. bahanesi olmayan bi durum. bana baktı babam gülümsedi:
-iyi bakalım o kartı al ama bidaha benden kart falan isteme yarın da getir hemen şirkete
plan tutmuştu artık. kart elimdeydi ertesi gün herkesin foyası ortaya çıkacaktı
sabah oldu, koştura koştura atm'ye gidiyordum. şeker bulmuş çocuk gibiydim adeta
kartı soktum ve ayrıntılı hesap özeti seçeneğini seçtim
bir sorun vardı, burda faturalar ile ilgili hiç bir bilgi yoktu !!
kartı çıkartıp tekrar taktım değişen bişey olmadı.
çıldırmak üzereydim ki unuttuğum bişey vardı
babamın bi tane kartı yoktu ki!!
babamın neden başta kart vermek istemeyip,bu kartı elimde gördükten sonra gülüp verdiğini düşündüm
içimden:
-ulan ne piç babam varmış amk ayak üstü sikti bizi
dedim gülümsedim
galiba pıtırcık haklıydı deşiştirmeye gerek yoktu. babamın bana oynadığı bu oyundan başka birşey değildi.
uzun zaman sonra anlayacaktım ki babamın aslın ne bana oyun oynadığı ne de kartı gizlediği varmış.
pıtırcık yarıyıl tatilinde eve gitmemişti, ailesiyle arası yok gibi birşeydi. ailesini bir tek para kaynağı olarak görüyordu. mecbur kalmadıkça onlarla muhabbet etmiyor, çoğu zamanda telefonlarına cevap vermiyordu. bunun sebebi de biraz farklıydı aslında. pıtırcığa göre üvey evlattı,ama ailesi bunu kabul etmiyordu. pıtırcığa nerden çıkardın üvey evlat olduğunu dediğimde bana resmen kanıt sunmuştu:
-annemin kan grubu 0+ babamın A+ ,ama benim kan grubum ne?
-a yada 0 dır ne olcak ki
-evet aslında öyle olması lazım benim kan grubum AB(-)..bunun böyle olması imkansız. aileme bunu söylüyorum salak saçma cevaplar veriyorlar. bana doğru söyleseler bi nebze de olsa onlara karşı görüşlerim değişecek ama gel gör ki hala beni kandırmaya çalışıyorlar.
anlattığım gibi bir hayat hikayesi vardı pıtırcığın, galiba onu ne zaman üzsem hemen pişmanlık yaşamamın sebebi buydu:acıma duygusu
telefonu elime aldım, pıtırcığa haber verdim:
-yarın bana çay yapcak mısın? dedim mutlu bir ses tonuyla
yutkundu bir sessizlik oldu kısa süre olsa da ,cevap verdi
-yarın buraya mı geliyosun yoksa?
-istersen gelmiyeyim dedim gülerek
-yok yok gel tabi ya gel senin evin gelceksin tabi
-sen napıyosun bakalım pıtırcık
-hiç canım ne olsun yalnız takılıyorum tüm gün, sıkıldım sen de yoksun zaten
bu lafı duymuş olmak o kadar çok hoşuma gitmişti ki bir anda yüzümde salakça bir gülümseme oluştu. sanırım ben ne kadar muhtaçsam o da bana muhtaç o da bensiz yapamıyor yalnız kalıyor diye düşündüm çok kısa bir zaman içinde. yada kısa zaman bana göre kısaydı
-alo? orda mısın hala? dedi meraklı ve titrek bir ses tonuyla
arkadan çok tanıdık bir ses:
-kimmiş arayan tatlım?
tahmin ettiğiniz gibi o ses yiğite aitti.
telefonu hemen kapattım. pıtırcık bana yalan söylemişti. sensiz sıkılıyorum demişti evde tek başımayım demişti. duvarla bakıyordum boş boş. pıtırcığı hayatımdan çıkarmalısın dedim kendi kendime, duvardaki alçı çıkıntılarını pıtırcığa benzetmeye başladım birden. pıtırcıkta tıpkı onlar gibiydi, hatta hiç farkı bile yoktu.o çıkıntılar duvara ilk bakınca dikkat çekiyor onu ordan koparmaya çalışırsan duvarım rengi değişiyor, izler bırakıyordu. pıtırcıkta benim hayatımda böyle birşeydi.
ama her ne olursa olsun onu evimde istemiyordum artık ona bunu yarın söyleyecektim. çok üzüleceğimi biliyordum ama hayatımda kontrol alınamayan bir olay olmuştu artık.
akşama doğru valiz hazırlandı, babam ve annemin bir çok nasihatlarını dinledikten sonra gece yolculuğana başladım, evime gidiyordum artık ve o 2 şerefsizi evden kovacaktım. pıtırcık evimde kalıyor faturaları yalnızca babam ödüyor, beni kullanıyordu resmen. önceki tartışmalarımızda olduğu gibi güçsüz davranmayacak gerekirse acımadan dövecektim.




Sabaha doğru otobüsten indim. hava buz gibiydi şubatın soğuğuna birde şehrin soğuğu eklenmişti ki üşüyordum hasta olmaktan korkuyordum.eve kadar taksi tuttum yol boyunca pıtırcığa nasıl davrancağımı ona nasıl acımadan hayatımdan çıkaracağımı düşündüm.15 dklık taksi yolculuğa da bitmiş eve gelmiştim. kapıyı sesizce açtım yiğitle, pıtırcığı basmak için bunu yapmıştım. kapıyı sessizce açtım ama valizleri duvara çat-pat vuruyodum ki panik yapsınlar da karşılarında beni bulsunlar. onlar uyanmadıkça ben daha fazla sert çıkartıyordum.bi zaman sonra evde kimse yok mu acaba diye düşündüm ki.pıtırcık bağırdı:
-kim var içerde?
korkmuştu, çok belliydi hırsız sanmıştı.o korkak yiğitin bağırması gerekirken pıtırcık bağırıyodu. sadece güldüm ve kapıya doğru yöneldim. onları daha da çok korkutmak için kapıya tıklamaya başladım
-kimsin sen diye bağırdı pıtırcık bi kez daha..bu sefer daha da çok korkmuştu
kapıyı birden açtım gördüğüm manzara beni bir hayli şaşırtmıştı. pıtırcığın elinde sandalye vardı ve havaya kaldırmıştı savunma için.ama bişey eksikti:yiğit
-yiğit nerde?
-dün gece kavga ettik bidaha yüzümü görmek istemediğini söyledi
bunu söylerken o kadar sakindi ki sanki normal birşeymiş gibi anlatıyordu.
-gitsin. siktirsin gitsin sen varsın ya bana yeter dedi bana
iyi de yiğit sevgilisi gibi birşeydi bense ev arkdaşı
elindekini bıraktı yere.
-çok korkuttun beni köpek gel buraya sana sarılcam dedi.

otobüste, takside birçok plan kurmuştum ama böyle birşeyi hiç düşünmemiştim ki ben! şu an yaşanan her olay bana sürpriz gibi geliyordu.
bana kısa bi bakış attıktan sonra yavaşca ama sıkı bir şekilde sarıldı
-iyi varsın sen canımın içi dedi. yanağımdan öptü bıraktı
-hadi kahvaltı yapalım dedi
ağzımı açamıyordum olaylar karşısında şoke olmuş.ne yapacağımı bilemiyordum.her zaman olduğundan farksız birşşey olmuyordu aslında, pıtırcık yine benim geleceğimi kendi çizmişti.ben kendi hayatımda sadece bir figurandım başrolde ise pıtırcık vardı. ondan uzak olmam lazımdı hemde hemen şimdi.ona uykum olduğunu, hemen yatmam gerektiğini söyledim.
-şimdi buz gibi yatağa yatma benim yatak sıcak geç orda yat dedi
-sen nerde yatcaksın peki
-bikaç bişey atıştırcam ben sen yat dedi
tmam dedim uzandım yatağa. yastık pıtırcık kokuyordu tam anlamıyla. düşünmeye başladım neler oluyor? ben neler yapıyorum? diye. uzun bir süre kendimle konuştum.bir anda üşüme geldi yorganı kaldırdı pıtırcık:
-ne yapıyosun pıtırcık bıraksana yorganı
-sen beni korkuttun bende intikam alıyorum
-bak bak şuna bak ya dedim
bir anda yorganı çektim tam düşer gibi oldu pıtırcık son anda kendini toparladı. baktım bırakacağı yok kalktım pıtırcığı yatağa doğru ittirdim.
-ben yorganla yatcam sende yatıyorsan yat yoksa bırak ben yatayım dedim
-tamam kay yana dedi
tüm bedenimi ona bırakmıştım,iyi mi yaptım? yada kötü mü? bunları hiç düşünmüyordum artık.tek düşündüğüm şey artık onun yalnızca bir ev arkadaşım olmadığıydı.




Her geçen saniye bana bir ömür gibi geliyordu ama bu durumdan çok da memnundum aslında. dudaklarım artık onu öpmüyordu,tek isteğim onu izlemekti. gözlerimi yavaşca açtım,onu görüyordum karşımda sadece onun o güzel yüzünü, kumral düz saçları yastığa dağılmıştı.. birden o da gözlerini açtı. gözlerine bakıyordum ,simsiyah o gözleri beni eritiyor hayatımdaki tüm dertleri, gelirken yaptığım planları unutturuyordu. yataktan hafifçe doğruldum:
-kahvaltı yaptın mı ki sen ?
-beraber yaptık ya bitanem
-bi bi bitanem mi?
her ne kadar makjazsız olsa da kıpkırmızı dudakları vardı, bembeyaz dişlerini göstererek gülümsedi:
-evet sen benim bitanemsin artık
iyide ben onu sevmiyordum ki yada aşık değildim benimki sadece ona muhtaçlık. yoksa aşk bu muydu?
sanırım düşünmem gerekti, yataktan kalktım sessizce ve şaşırmışçasına kapıya doğru yöneldim. bana seslendi
-bişeyler söylecek misin?
gardolabın dışındaki aynadan yansıyordu görüntüsü, arkamı dönmedim ama ,onu o şekilde izleyebiliyordum. vereceğim cevap çok önemliydi ve bunu çok iyi biliyordum:
-karnım aç benim dedim.
ben konuyu kapama çalışıyordum, çünkü düşünmem gerekti, onun duygularıyla oynamak istemiyordum.o da bunun farkındaydı ve bilerek üstüme geliyordu. hafif bir ses tonuyla.
-senin galiba tek sevgilin yemekler
-en azından 1 tane sevgilim var
bozuldu bir anda. kaşlarını çattı. derin derin nefesleri burnundan vermeye başladı. ayağa kalktı yanıma doğru geldi:
-yanlışlar doğruyu bulmak için vardır her zaman
-bulduğun kişinin doğru olduğunu nerden biliyorsun
-yanlış kişi olduğunu mu iddia ediyosun

tüm gücümü topladım bir anda, düşünmek için gerekli zamanı elde etmiştim. kolundan tuttum içeriye ittirdim. aynanın karşısına getirdim onu, yüksek bir ses tonuyla:
-bak..bak pıtırcık! beni iyi dinle..bir daha aynı şeyleri söylemeyeceğim, söyletemezsin de.bugüne kadar sana hiç bir zaman duygusal yönden bakmadım sen ki eğer bu durumu değiştirecek birşeyler yaparsan ki şu an yaptığın gibi karşılık alamayacaksın. çünkü ben yiğitin jokeri değilim. pıtırcık!! pıtırcık!! pıtırcık!! beni iyi dinle,sen hayatımdaki en önemli insansın senle mutlu oluyorum sensiz özgüvenim olmuyor ama pıtırcık, dünyadaki hiç bir kadın vazgeçilmez değildir buna sen de dahilsin!!
5 dk önceki o yüzündeki mutlu ifade çok değişmişti, aldığı cevap yüzünden suratı asılmış, şaşkınlığın getirisi olarak o siyah gözleri gözleri büyümüştü ve her an ağlayacak gibiydi.bir anda yüzünü ekşitti kaşlarını kaldırdı, dudalarını burnuna yaklaştırdı küçümseyici bir bakış attı. savunmaya yapacaktı çok belli birşeydi...
-yiğiti hayatımdan çıkarttım dedim inanmıyo musun? orospu muyum ben diye bağırdı ev onun sesiyle yankılandı bir anda
-her kızın içinde orospu ruhu vardır kimi içinde tutar kimi dışa vurur,sen de dışa vuranlardansın pıtırcık. dedim
ağlamaya başladı
-bitanem neler diyosun sen öyle,ben sana tüm saflığımla geldim. yiğitle de senin için kavga ettik ve ayrıldık.sen tatile gittin gideli seni düşünüyordum her gün geceli gündüzlü. artık kararımı vermiştim .dün gece yiğit ,neden ona karşı soğuk davrandığımı sorunca herşeyi ona anlattım o yüzden gece evden çekti gitti. dikkat ettiysen sen sabah yiğiti sorunca da herhangi bir üzgünlük yoktu surat ifadem de ,sen gelmiştin artık ben mutluydum gerisi umrumda değildi.
duraksadım birden, etkileyici konuşması beni ikna etmiş ,birkez daha pişman etmişti söylediklerim için.ama bu sefer gerçekten çok pişman olmuştum. başımı öne eğdim
-pıtırcık, özür dilerim beni affedebi...
sarıldık uzun uzun, hoşgeldin hayatıma pıtırcık hoşgeldin. hayatımdan çıkartamadım yine seni. yine hayatımı sen kontrol ettin hayati kararlarımı sen aldın..




Pıtırcıkla seviyeli bir ilişkiye başlamış güzel de yürütüyorduk artık. aynı evde olmamızın da etkisiyle birbirimizle hiç kopamıyor, sorun çıksa hemen oturup konuşarak hallediyorduk.
geçen dönemin acısını bu dönem çıkartıyorduk. pıtırcığın geçen dönem her ne kadar dersi kalmasa da not ortalaması düşüktü.bu dönem yüksek bir ortalama yapmak için uğraş veriyordu.ben ise ortalama yapmak yerine ders geçmek için çalışıyordum nitekim ikimizde başarıyorduk yavaş yavaş.
vizeler zamanı güzel geçmişti benim için. pıtırcık için ise 1 ders hariç. eğlencelerden alabildiğine uzak duruyor derslerden kopmamaya çalışıyorduk.bu durum finallere doğru zorlaşıyordu. pıtırcık eğer tüm dersleri verirse onun okuldaki son senesiydi mezun olacaktı.bu yüzden bahar şenliklerini kaçırmak istemiyordu ve o günlerde ders çalışmayacaktı. aslında benimde işime geliyordu. benim en az 1 sene vardı ki onun benden önce mezun olmasını istemiyordum o yanımdan gitmemeliydi. bende hemen kabul ettim belki vize de zayıf olduğu dersten kalırda okul uzar seneye beraber mezun oluruz diye.
şenliklerin ilk 2 günü arkdaş grubumuzlaydık ve çok eğleniyorduk.her gece konserler, konserler çıkışı gır-gır şamata, içkiler,müzikler...
ilk gün arkdaşlar toplandı yine bizim evde ,pelin ve tayfası, ismail ve sevgilisi,ben, pıtırcık
2.gün yine bu grupla eğlendikten sonra eve geldik. pıtırcık tam anlamıyla olmasa da sarhoştu.bir elimle beline sarıldım bir elinle omuzundan tutuyordum. içeriye doğru getirdim. kucakladım yatağa yatırdım ve kulağına yakınlaştım:
-iyi geceler hayatımın anlamı
elinden tutup yanağından öptüm.tam kalkacaktım ki birşey bana engel oluyordu. Pıtırcığın elleri ellerimi bırakmıyordu. gözleri kapalı, lafları yuvarlayarak
-bu gece benimsin bitanem
-ben zaten hep seninim ki
-o anlamda değil armut
-ne anlamd...
bende gözlerimi kapatmıştım artık,tek farkımız ben sarhoş olduğum için kapatmamıştım.
-çıkart şu üstünü artık
-o zaman üşürüm ama pıtırcık
-ne biçim erkeksin sen aşkım yaa
-tam erkeğim ben noldu ki?
-daha önce birisiyle ilişkiye girdin mi?
-hayır sen benim ilk sevgilisimsin ya pıtırcık bilmiyor musun sanki
-o anlamda değil be amına koyim
-ne demek istiyosan açık açık söyle o zaman!
-daha önce bir kızı siktin mi?
-ben evleneceğim kızla ilk yapcağım ama pıtırcık o yüzden daha önce yapmadım ben
-üniversiteden mezun olacaksın seneye!! ciddi misin sen hayatın boyunca hiç yapmadın mı?
-hayır diyorum ya pıtırcık.sen yaptın mı ?
-hayır
o kadar korkmuştum ki daha önceden yaptı diye.bu hayır cevabı beni resmen havalara uçurmuştu. beni kendine doğru çekti öpüşmeye başladık, penisime elliyordu o kadar mutlu oluyordum ki ilk defa oluyordu böyle şeyler.
-ben aşağı iniyorum izin var demi
-pıtırcık yatak güzel işte yerde napcan
böyle tabirleri ilk defa duyuyordum onun söylemek istediğini anlamıyordum çoğu zaman. penisimde birden ıslaklık hissi aldım. dilini gezdiriyordu bunu anlayabiliyordum. ıslaklık git gide daha da içeri tarafı taraflara varıyordu. hatta bazen öksürüyordu. derin derin nefesler alıyordu. birden penisin hepsini ağzına almaya çalıştı ki öksürük daha da şiddetlendi gözlerinden yaşlar akıyordu. çok zevkliydi ama ona kıyamıyordum
-pıtırcık yapma bak öksürüyosun boğulcaksın dedim
güldü, tamam dedi 

yanıma geldi öpüşmek için yanaştı ama tiksiniyordum onu öpmeye artık. isteksiz isteksiz öpüyordum ve olabildiğince kısa kısa. üstüme gel dedi sessizce. uzandım üstüne doğru nasıl yapılacağını anlattı ve uyardı:
-yapınca büyük ihtimak kan gelecek gelirse korkma
-o kadarını biliyorum, kondomsuz mu yapacağım
-ertesi günü hapı atarım ben korkma
-var mı peki evde?
-hayır ama sen almaya gitceksin sabah olunca,ne kadar geç alırsam o kadar risk artıyor
hayatımda ilk kez bir kızla birlikte olacaktım ve onun bakireliğini alcaktım. ferrelardan izliyordum hep ama göründüğü gibi değilmiş. deliğin yerini bile o gösterdi.
penisi vajinasına yaklaştırdıkça nefes-alış verişi hızlanıyor bazen kesiliyordu tıpkı ferrelarda olduğu gibi.
içine girmiştim artık. sıcaklığı hissedebiliyordum. içeri doğru girdikçe inlemeleri artıyordu. bense zevkten daha çok gelecek kanı bekliyordum. belimden tuttu ve bastırdı daha çok içeri girmemi istiyordu.o an ona uydum içeri tamamen girdim
-hızlan aşkımm dedi
tempomu artırdıkça ondan gelen ıkınma sesleri ile yataktan gelen gacıt gucurt sesleri de artıyordu.her git gelde
-aşkım, aşkım,bitanem benim, evet böyle nidaları geliyordu kulağıma
boşalmak üzereydim ve sordum:
- içine mi boşalacağım dışarı mı ?
içine boşalmamı istedi.5 dk lık bi ilişki oldu evet erken boşalmıştım. penisi hemen çıkarttım kan lekesi arıyorum ama kırmızı bir nokta bile yoktu.
-pıtırcık kan gelmemiş senden? bakire değil misin yoksa?
-e e evet bakireyim
-aşkım ben mi yanlış biliyorum,kan gelmesi lazım değil mi?
-yanlış biliyorsun bitanem hadi sen yat ben sana açıklama yapacam sabah
dünyam resmen başıma yıkılmıştı.bu yetmezmiş gibi onun bu rahat davranışları beni iki kat çıldırtıyordu. bana yalan söylemişti açık açık bunun gayet net farkındaydım. sabah olunca açıklayacağı şey her ne olursa olsun ondan ayrılacaktım. bana doğru söylemediği gibi yalan söylüyor beni saf yerine koyuyordu,iyi niyetimi suistimal ediyordu. kaltım yanından hemen üstümü boxerımı giydim.
-aşkım gerçekten bakireyim ben dedi
kafamı arkaya doğru çevirdim. umrumda değil artık diyecektim aslında ama küçümseyici bir bakış attım. masumca bana bakıyordu. onun bu bakışları değil miydi zaten beni bitiren?
mutfağa gittim önüme bir bardak su ve sigara koydum. düşünme başladım herşeyi en baştan. onun buraya ilk gelişi. aramızda geçen güzel konuşmalar, kavgalarımız,onsuz kendimi nasıl hissettiklerim, yiğite gözümün önünde nasıl sarıldığı öptüğü,bu gece...
düşünmekten artık kendimi heder etmiştim. galiba herşeyi kafaya takıyordum ben. kendi kendime konuşmaya bazı kararlar almaya başladım yine:
-ne amk,ne! herkesi mutlu etmek zorundayım
-tamam ama onsuz da yapamıyorsun ki
-önceden yapıyordum ama
-o hayatında yoktu o yüzden
-beni üzüyor ama
-sen onu mutlu ediyor musun ki
-benden hiç şikayetçi olmadı
-ya dışarı vurmadıysa
-ayrıca bana yalan da söylüyor
-sabah açıklama yapcam dedi ama
evet içimdeki ses haklıydı onu dinlemeden karar vermemeliydi. yarın sabahın gelmesi için sabırsızlanıyordum.ona içimdeki en ufak şüphe yaratan birşeyi bile soracaktım. salona geçtim uzandım yarın her ne olursa olsun ona karşı direnecektim, onun beni yenmesine izin vermiyecektim en önemlisi kalbimle değil beynimle hareket edecektim.




Kalk artık aşkım hadi kahvaltı hazır.
gözlerimi onun sesiyle açmıştım. ancak ne kahvaltı yapasım vardı ne de başka birşey sadece geceden bu yana düşündüğüm şeyleri sormak istiyordum. üstümden pikeyi kaldırdım yavaşça.her sabah olduğu gibi günaydın sigaramı yaktım. kendimi konuşmaya hazırlanıyordum. dışardan bakınca evet çok saçma, belkide fazlasıyla abartılı bişey ama bu konuşma ve aldığım cevaplar benim ilerideki hayatımı değiştirecekti.bu konuşma eğer olumlu sonuçlanırsa yani benim istediğim cevaplar gelirse karşı taraftan, aramızdaki ilişki evlenmeye kadar gidebilirdi.ama olumsuz geçerse bu konuşma şayet ki ben öyle sanıyordum ,aramızdaki herşey bitecek, beni yönlendiren, eksiklerimi örten, özgüven sağlayan insan artık yanımda olmayacak ve buna bağlı olarak ben yeni bir hayata atılacaktım. peki buna hazır mıydım?
bence hazırdım artık, hayatımdan kaç kere onu çıkartmak istedim ve uğraştım da türlü türlü planlar da kurdum, gecelerce düşündüm de.peki ya sonuç? evet onu çıkartamadığım doğru birşey. belki de bunun sebebi onun yerini dolduracak 2. bir şahsiyetin olmamasıydı. evet onu neden hayatımdan çıkartamadığımı bulmuştum, hayatımda onun kadar hiçkimseye değer vermiyordum,onu hayatımdan çıkartırdınca da diğer insanlar bana sıradan, bayağı geliyor üzerinden fazla bir zaman geçmeden gözlerim hemen pıtırcığı arıyordu.

-e hadi ama sevgilim seni bekliyorum diye bağırdı mutfaktan
mutfağa doğru ilerledim altında beyaz şort, üstünde omuzlarınndan hafif aşığaya doğru düşmüş, makyajsız yüzü bana dönüktü:
-nerdesin sen canım iki saattir?
ananın amındaydım orospu çocuğu. hayatıma nasıl girdiysen, günlerdir nasıl çıkartırım diye türlü türlü şeyler düşünüyordum ondan geç kaldım dememek için kendimi zor tuttum.
-geldim canım ya sigara anca bitti. dedim
kahvaltımızı yaparken bir yandan da konuşuyorduk.
-aşkım bugün şebnem ferah konseri varmış gideceğiz demi
-sanmıyorum pıtırcık
-neden ama bitanem?
cevap vermedim hiç. sanki hiçbirşey olmamış gibi davranıyordu ama o da biliyodu ki kahvaltıdan sonra bu konu koşulacaktı. yada ben öyle istiyordum sadece.
-sana dedim heyy!! neden gitmiyor muşuz?
-sen gidersin pıtırcık ben gelemeyeceğim sanırım
yine aynısı oldu. aldığım kararı kesin bir şekilde söylemedim.ona karşı sert çıkamamıştım ihtimal bırakmıştım. kahretsin ki bu cümleyi kalbimle kurmuştum ve bunun farkındaydım. sanırım pıtırcığın yanındayken kalbim ön plana çıkıyor beynime hükmediyordu bu da radikal karar almamı engelliyordu. peki o yokken neden kalbimle karar almadığım halde neden ona ihtiyaç duyuyordum? alışkanlık mı yapmıştı yoksa bende onun yanımda olması. yada beynimi gerçek anlamda kullanmıyor muydum?

-peki bakalım dedi sessizce çatalını masaya bıraktı ve ardından
-ben hazırlanmaya çıkıyorum, arkdaşlarla buluşcaz
ee hani sabah olunca konuşacaktık biz? konuyu açmaya korkuyordum, açıkcası çekiniyordum
-tamam, masayı ben toplarım dedim
kahvaltılıkları topladım yavaş yavaş.o da hazırlanıyordu içeride. acaba sorsa mıydım?
ama yok yok sonra sen beni bakire olduğum için mi seviyodun diyecekti. desin amk desin.yok yok yada demesin. bulaşıkları yıkadım ve içeriye doğru yürüyordum ki antrenin sonunda onunla karşılaştık bana baktı. uzun mavi renkte eskimiş pijamam ve kırmızı tişörtüm vardı
-davulcu sevgilim benim dedi
-o kadar makyajı bende yapsam bende güzel olurum dedim
-ne yani ben çirkin miyim normalde dedi
hayır aslında o çirkin değildi. güzel siyah düz saçlarını topuz yapmıştı ,altına tayt, üstüne beyaz fosforlu uzun bişey giymişti ve çok sexi doruyordu, doğal halde bile kırmızı olan dudakları rujla daha da güzelleşmiş bir erkeğin hayallerini süsleyen kız olmuştu.
-eh giderin var hani dedim gülerek
-iyi bakalım bunu gelince konuşuruz dedi
-zaten biz her şeyi konuşuyoruz dedim sesimi azaltarak ve ürkekçe
sustu bana baktı uzun uzun
-senin aklın hala akşam ki meselede dedi
-evet pıtırcık sözde bunu sabah olunca konuşacaktık ama sen dışarı çıkıyorsun
-peki bakalım oturup konuşalım dedi
telefonun çıkarttı
-canlarım ben gelemeyeceğim bugün başka zaman görüşelim olur mu?
-benim sakar sevgilim buzdolabını olduğu gibi yere kapaklamış sabah sabah onu temizleyeceğiz beraber, işim biterse gelmeye çalışırım dedi
kapattı telefonu. yüzüme baktı
-bugüm tüm gün senleyiz bakalım.ne kadar uzun konuşacağız merak ediyorum
-senin vereceğin cevaplara bağlı pıtırcık
-içinde galiba bazı kararlar almışın bile sen
-yoo nerden çıkardın ki bunu
-sen bana karşı bu kadar sert cümleler kurmazdın da
-değişmeyen tek şey değişimdir
-galiba bugün önemli şeyler olacak
-sonunda farketmene sevindim pıtırcık
-bu da benim bakire olup olmama bağlı sanırım
allah kahretsin..bu soruyu sormamalıydı..bu sorunun cevabı hayır yada evet değildi en azından ben bu sorunun cevabını bilmiyordum

- hayır yalan söyleyip söylememene bağlı
-ben sana hiç bir zaman yalan söylemedim
-dünkü durumu nasıl açıklayacaksın o zaman
çok kızmıştı kaşlarını çattı hafiften yana doğru açıklamaya başladı:
-siz gerizekalı erkekler buna sen de dahilsin, hepiniz bakireliği kan ile ölçebileceğinizi sanıyosunuz. eğer bir kız bir erkek ile ilk kez ilişkiye giriyorsa,ilk de kan gelecek diye bir tabir yok bu daha sonraları da gelebilir bu da bunun gibi birşey sanırım.
hemen lafa atıldım
-iyi de senden kan gelmeyeceğini sanki daha önceden biliyor gibi davranıyorsun bana
-hayır sadece öyle tahmin ediyordum, bunun için genç kızlar gibi ağlamama gerek yok
-peki madem öyle olsun pıtırcık
-başka sorun var mı?
-var tabi, yiğit eve gelince daha doğrusu ikiniz aynı odada kalınca gelen seslere ne demeli?
duraksadı bir anda, bana baktı
-onları sana açıklayamam
-neden pıtırcık?
-aşkım lütfen ısrar etme çünkü onlar ayrı meseleler
ayağa doğru kalktım elimi havaya kaldırdım ve şiddetli bir şekilde:
-bugün, burada herşey konuşulacak ve kimse kimseye yalan söylemeyecek.
kalktı koltuktan bana baktı ve uzun konuşma için öksürdü kafasını yana doğru çevirip tekrar bana baktı o güzel gözleriyle:
-evet yiğitle yattık ve bende bakire değilim eğer sana doğruları söylersem benden ayrılacağını biliyorum.sen de her erkek gibi yalnızca iki bacak arasına bakanlardansın. hadi itiraf et bana, bakireyim dediğimde mutlu olmuştun. yüzündeki o mutluluk ifadesini gördüm çünkü. evet araştırdın ve buldun bana bakire olmadığımı söylettin hadi şimdi ne söyleceksen söyle.
ağlamaya başladı başını eğdi aşağıya doğru. çökmüş gibiydi resmen. duygularının gerçeği yansıttı şüphesizdi.o ağladıkça gözlerinde siyah damlalar süzülüyordu. kaldığı yerden devam etti
yada hiç birşey söyleme sadece elinle git işareti yap. aramızdaki herşeyi bitir hadisene. hadi o kaldırdığın elini de yüzüme vur. daha önceden hiç yapmadığın şeyleri yap bana. doğru ya ne de olsa siz erkeksiniz. sizin için karşınızdaki kişinin seni ne kadar sevmesi yada ne kadar önem vermesi değil, seni her akşam ne kadar hayallemesi,o hayalle kaç gece uyuması, arkdaşlarına nasıl heyecanla bahsettiği önemli değil.. yalnızca ama yalnızca iki bacak arasındaki bir iki damla kan önemli sizin için. başka sorun var mı hee başka sorun var mı
diye bağırdı.
-evet var pıtırcık. bana bağırarak haklı duruma düşmeye çalışma sakın. peki ilk kimle yaptın. seni her gece bağırtarak beceren yiğitle mi?
duraksadı yanıma geldi. eliyle yüzümü okşadı. gözlerinden hala yaşlar süzülüyordu.
-artık ne önemi var ki
-önemi var hala pıtırcık var benden önce kaç kişiyle yattın,, bana başka hangi yalanlar söyledin
sustu cevap vermedi. ellerini omuzlarıma getirdi. sarıldı birden.ona sarılmak istemyordum artık. ondan tiksiniyordum. evet belki haklıydı ama bana yalan söylemişti benim iyi niyetimi kullanmıştı.onu affedemezdim. başını yasladı göğsüme sustu
-pıtırcık ilk kimle yaptın dedim tekrar
kafasını kaldırdı. gözleri artık kıpkırımızı olmuş, yanakları simsiyah olmuştu. cevap vermemekten direniyordu resmen
-söylesene bitanem kimle yattın ilk?
-tamam cevap verecem ama otur ve sakinleş dedi
oturduk ve beni o şaşırtan cevabı verdi.
-tamam anlatmaya başlıyorum ama bak kesinlikle sakin ol,ben sana karşı hiçbir zaman hata yapmadım yalan söylemek dışında. bugünden sonra biz her ne olursak olalım, ister sevgili olarak devame ederiz ki bu benim isteğim, ister bir arkdaş ister bi düşman.ama bundan sonra sana karşı hiç bir üzücü bir davranış yapmam, yapamam.
-yeterince lafı gevelemedin mi pıtırcık
-lafı gevelemiyorum bunları bilmeni istiyorum sadece.ve son birşey söylemek istiyorum. ömrü hayatım boyunca senin gibi bir insan tanımadım, tanımam da.sen ilerde eğer olurda çocuklarım olursa babaları sen olmasını isteyeceğim insansın
dedi sesini azaltarak
-ne yani amk evlenme teklifi mi ediyosun dedim gülerek
o da güldü.bu kadar sert, gerilim dolu bir anda gülebilyorduk. hayret doğrusu.
-hayır ama sad...
-yeter artık bu kadar söyle bakalım kimmiş bu
birden atıldı ve
-ismail
-ne ismail mi? ne ara oldunuz amk
-üniversitenin ilk senesiydi ve ona gerçekten çok güvenmiştim
-adamın biz sevgilisiyle olan kutlamasına gittik ama
-evet gittik çünkü o zamanlar onu hala seviyordum
-yiğitle de o gece sırf kıskançlığımın getirisi olarak birlikte olduk,eve gittik
o geceyi hatırladım bir anda, hemen atladım lafa
-bi dakka,biz senle o gece iddialaşmıştık hani sen görürsün ben daha fazla kişi bulcam gibisinden birşeydi hatırlasana..sen o yüzden birlikte olmadın mı yiğitle?
-hayır ben seni o gece hiç düşünmüyordum bile,o gece aklımda yalnızca ismail vardı. yiğitin bana sorduğu soruyu hatırla '' sana yapılmasını istermydin '' gibi bi soruydu. işte o an içimdeki duygulara zor sahip oldun, yaşadıklarım ne kadar güçtü biliyor musun o zamanlar
-iyi ama sonradan neden yiğitle devam ettiniz?
-onu unutturur belki diye,ama o da aklı gücü sikişte
-beni de öyle kullanmadığını ne bilecem ?
durdu bir anda. bana baktı. gözlerimin içine içine bakıyordu. ellerimi tuttu:
-sen şu an bana git desen bile ben gitmem, kapıdan atsan pacadan girerim seni ben çok seviyorum.
dedi ve birden sarıldı sıkıca.
peki bundan sonra ne olacaktı?
-kaç kişiyle birlikte oldun?
-3
-pıtırcık!!!
-yemin ederim 3 ismail, yiğit ve sen
-benim yerimde olsan ne yapardın?
ne yapabilirdim bilmiyordum ve hayatımın geleceğini yine pıtırcığın ellerine bırakmıştım. çünkü pıtırcık ne derse bende onu aynen ona iletecektim..
-beni ne kadar sevdiğine bakardım. benim için neler yapabileceğine bakardım ve geleceğe bakardım geçmişe değil.
-sence bu durum kabullenebilecek bişey mi?
-istersek neden olmasın, canım gerçekten pişmanım bak gerçekten
kendime verdiğim önceki sözü tutmayacak, şimdi verdiğim sözü tutacaktım o gün.
sarıldım bir anda aşkım dedim.
-atlatacağız bu günleri dedi
-sırtını okşadım ve sessizce ama bi o kadar umutsuzca
-evet atlatacağız dedim
afı değiştirmek istiyordum artık. çünkü bu meseleyi kafamdan çıkartmam lazımdı.
-karnım acıktı benim.
-aşkım bu mesele bidaha aramızda açılmasın olur mu
-tamam pıtırcığım benim, bence de böylesi daha iyi olur
-akşam konsere gidiyor muyuz?
-tabiki de
dedim gülerek. elinden tuttum mutfağa götürdüm. yanaklarından öptüm. elleriyle kafamı sıkıştırdı ve bana baktı dudaklarımdan öptü yavaşça.
güldüm hafif bir şekilde. sıkıca bidaha sarıldıktan sonra:
-pıtırcık hanım aşk karın doyurmuyor dedim
-tamam bitanem şimdi ben sana en güzel şeyler hazırlarım dedi
yemeklerimizi yedikten sonra konser için hazırlanmaya başladık
yemek boyunca sanki hiç birşey olmamış gibi davranıyorduk ikimizde
kısaca ikimizde polyanaydık o gün




Akşam vakti olmuştu artık ve evden konser alanına doğru gittik. hınca hınç bir kalabalık vardı.o geceyi beraber kutlamak istemiş hiç bir arkadaşa geleceğimizi söylememiştik.
ta ki şebem ferah konser alanına çıkana kadar. çıkınca bir hezeyan oldu ve ortalık tabiri caizse toz duman olmuştu. pıtırcık bir anda bağırdı:
-kim o be omuzumu tutan
arkama baktım ve o şerefsiz arkamızdaydı. bize gülüyor bişeyler söylemeye çalışıyordu.
-siz de mi burdaydınız, hadi gelin hep beraber takılalım dedi
hayatımda onun kadar yüzsüz biri görmemiştim. adeta beni, yanımda olması bile çıldırtıyordu. pıtırcık atıldı:
-biz bugün beraber takılacağız demi biricik sevgilim?
-evet dedim herşeye inat, bugün olanlara inat, geçmişte olanlara inat
-tamam o zaman kendiniz bilirsiniz dedi ve gitti ismail...
birbirimize baktık,ama boş bakışlar değildi bu bakışlar
herşey yoluna girecekti. evet evet!! herşey olacaktı,bu kötü günleri beraber atlatacaktık.
çok değil 10 dk bile olmadan arkadan bir ses boynuma atladı:
-sürprizzzz!! dedi
arkama döndüm ve:
-bu ne hoş sürpriz böyle pelincim
-yaa hadi ama siz de gelin artık hep beraber takılalım herkes sizi bekliyor dedi
galiba bu akşam yalnız kalmak bizim için zordu. kabul ettik ve pıtırcığın elinden sıkıca tuttum yanlarına doğru gitmeye başladık. herkes ordaydı. pelin ve tayfası, ismail ve sevgilisi, olmazsa olmaz gereksiz yiğit.
bizi ilk gören yiğit olmuştu hemen yüzünü çevirdi, yüzünü sakladı bizden. bizde meraklısı değildik zaten ama çok değil saniyeler sonra beraber aynı ortamda takılacaktık.biz yaklaştıkça yiğitin kendini kasıyor ellerini cebine bir atıyor bir çıkarıyordu telaşlanıyordu.iyi ama bu gereksiz triplerin sebebi ne idi? eski sevgilisini görmüş olması mı ? bence evet ,ya ona göre?
yanlarına gittik kısa süren selamlaşmanın ardından, ismail lafa atıldı:
-biz çağırınca gelmeyin, pelin çağırınca gelin oh ne güzel
ismail sevdiğim bir arkadaşımdı ama pıtırcığın ilki olduğunu öğrendikten sonra onun her davrnışları, sözleri sanki bana batıyordu. hepsinin altından bir bit yeniği arıyordum.
içimden konuşmaya başlamıştım yine:
-bu siktiğiminin çocuğu da ne yüzsüz çıktı amk.ne bu rahat davranışlar sanki kızı siktiğinden haberi yok.
ama gerçekten de öyleydi, ismail o kadar rahat davranıyordu ki sanki daha önceden aralarında hiç birşey geçmemiş gibi,ama yanı başımda duran yiğit tripten triplere giriyor. ağzını açsa bile alçak bir ses tonuyla konuşuyordu.
yalan mı söylemişti yoksa pıtırcık bana ? yok daha neler. kız yeminler etti karşımda ağladı

ben bunları içimden düşünürken, reelde pıtırcık ismaille dersler hakkında konuşıyor, mezun olunca neler yapacakları hakkın birbirlerine görüş bildiriyorlardı.
kıskanmıyordum açıkcası. çünkü pıtırcık beni seviyordu.her ne kadar önceden ismaile güvenecek kadar bakireliğini verse de o geçmişte kalmıştı. benim için bugün neler yaptı.. sevmeyen birisi böyle birşey yapar mı ? hayır bence. bu yüzden rahatsız değildim ismaille yada yiğitle konuşmasından,bu rahatlık biraz uzun sürmüş olacak ki bende o konuşmanın içinde buldum kendimi.
birçoğunuzun aklında yiğit var sanırım. bunları olurken o ne yapıyordu?
yiğit sürekli olarak konserden sıkıldığını söylüyor bugün içmesini gerektiğini söylüyordu. aslında herkes biliyordu neden içmesi gerektiğini herkes anlamıştı ama kimse neden demiyor polyanacılık oynuyorduk yine.o oyunu ismail bozdu hemde beni derin düşüncelere sevk ederek:
-olum ne çıkıtınlık 2 saattir otur oturduğun yerde
-ismail sen benim yerimde olsan ne yapardın?
benim yerimde olsan mı? nasıl ya? zaten onun yerinde değil mi? hatta daha fazlası değil mi?
ismail yiğitin yanına geldi elini omuzuna attı:
-zamanla geçer merak etme dedi
noluyoruz arkadaş? kimin eli kiminde götünde belli değil.ama ortada bir eksik vardı ama hangisi?
1-pıtırcık bana yalan söyledi
2-yiğit ismaille pıtırcık arasında geçenleri bilmiyor
3-ismail pıtırcığı gerçekten unuttu
bu 3 sorunun cevabını ilerleyen zamanlarda öğrenecektim.
bir kaç arkdaş daha sıkılmış olacak ki ortam ve konserden onlar da dışarıda biyerde içmek için teklif sundular. pıtırcık ortaya bir öneri attı:
-bu kadar kişi barda yer bulamayız, bulsak bile hesap çok gelir. onun yerine gidelim bizde içelim.
yiğit bu teklifi kabul edebilir miydi? bence hayır, eski anıları canlanacaktı ve bu durum onun daha da depresyon takılmasına sebep olacaktı.
kimseden evet cümlesi çıkmadı ama onaylayan cinsten bir kafa salladı herkes yana doğru. aklınız yiğitte kalmasın o da kabul etti.
yol boyunca şakalar, espriler,dalga geçmeler sürdü ama bir kişi hariç:yiğit
nihayetinde eve geldik ellerde bir dünya alkoller, cipsler,çerezler...
ismail elini yüzünü yıkamak için içeriye gidecekken yiğitte kalktı yerinden ismaille beraber gitti. ikisi de sessiz bir şekilde hızlı hızlı adımlarla banyoya gittiler.
sanki aralarında birşey konuşacaklardı önemsemedim hiç beni ilgilendiren bir mesele olmasa gerek dedim. pıtırcık seslendi:
-aşkım bana su getirir misin ?
tamam dedim. salondan çıkıncı eğer sağa doğru giderseniz mutfak antrenin sonunda, eğer sola doğru giderseniz biraz ilerde banyo var.tam sağa dönecektim ki ismailin o her ne kadar sessiz olsa da sinirlenmiş konuşmasını duydum. kaşlarını çatmış kafasını eğmişti. yiğitin pazusundan sıkıca tutmuş sanki birşeyler tembihliyordu ona.
-o kız üniversiteye gelmeden önce patlakmış zaten burda da orospuluk yapıyo ona buna.sen de gide gide o kıza mı ...
beni gördü, sinirlerim tepeme çıkmıştı. ismaille konuşmam şarttı. çünkü benim sevgilime kendi evimizde orospu diyordu korkusuzca.ama peki ya önceden söyledikleri? üniversiteye gelmeden önce ilişki yaşamış lafı ne olacaktı? bu pıtırcığı yansıtmıyordu ki.çünkü pıtırcık ilk ismaille yapmıştı bu hatayı.
pıtırcığa suyu getirdim ama aklım hala ordaydı. çok safça bir plan kurdum. yanlarına gittim ben de ve onlara:
-beyler bi sorun mu var? ama cümleyi tavır yapar gibi değil merak edermiş gibi sordum
-salak yiğit kızın birine kafayı takmış
-eee?
-kız orospu lan bildiğin ama illa onu istiyorum ben diyo
-kimmiş bakalım bu kız?
duraksadı bana bakdı
-sen tanımazsın dedi
içim rahatlamıştı çünkü onun pıtırcık olabileceğinden o kadar şüphelenmiştim ki hatta ismaille o yüzden kavga edecektim.
içeriye gittim
pıtırcık bana baktı gülümsedi:
-ne konuştunuz bu kadar bakıyım içerde fısır fısır?
-ne olacak işte yiğit kızın birine aşık olmuş da onu konuştuk
-hmm kimmiş bakalım o kız?
-ismail,o kız hakkında orospu diyodu valla bilmiyorum dedim gülerek
kahkaha atarak konuştu
-ne orospuya mı aşık olmuş?
içerden yiğitle ismail geldi,bu kahkanın üzerine. yiğit bir anda lafa atıldı
pıtırcığın gözlerine bakarak konuşuyordu, çünkü o dalga geçmişti ve onun kahkasını duymuştu. giderek ses tonu yükselterek:
-evet bir orospuya aşık oldum herkes duysun,ama o orospu şimdi başka birinin kollarında dedi.
-nerden biliyosun gönlünün sende olmadığını dedi alaycı bir şekilde

-doğrudur olabilir pıtırcık, orospunun ne yapcağı belli olmaz dedi
ben sadece onları izliyordum. yapabileceğim yada söyleyebileceğim birşeyde yoktu aslında çünkü beni yada pıtırcığı ilgilendiren bir mesele değildi.
eline aldı birayı kaldırdı, herkesin de kaldırmasını istedi ve bağırdı:
-benim güzel orospu sevdiceğime gelsin, ah meltem ah yaktın beni dedi
hep bir ağızdan
-meltem mi? o da kim?
-eğitim fakültesinde okuyo 3.sınıf dedi sessizi azalarak
onu anlatmaya başladı:
-o kadar güzel ki, sapsarı saçları var bembeyaz yüzü,tam bir melek o tam bir melek
giderek sesi titiriyordu ve ses tonu azalaıyor duymakta güçlü çekiyorduk, birden dizlerinin üzerinin çöktü
-ama o şimdi başkasının ellerini tutuyor başkasına seni seviyorum diyor, offf allahım ne yapacağım ben
genç bir ergen gibi ağlamaya başladı. onun haline aslında acıyordum eğer pıtırcık da benim hayatımdan gitseydi ben de onun gibi olurdum bunu farkındaydım. yiğite artık bu yüzden olsa gerek acıyarak baktım kalan kısacık hayatı boyunca.
teselli etmeye çalışşak da o da biliyordu biz de biliyorduk ki o iş olmazdı ve olmayacaktı. anlattığında göre kızın bir sevgilisi vardı ve bu ilişki ileriye dönüktü.1-2 saat kadar yiğitin aşk acısını dinledikten sonra misafirler yavaştan evlerine gitmeye başladılar.
biricik sevdiceğim pıtırcığımla başbaşa kaldık.o bana bakıyor ben ona bakıyordum. ayağa kaldırdım, bana birşeyler ima ederek bakıyordu, anlamamazlıktan geliyordum bilerek ama o da ısrarla bana birşeyler anlatmaya çalışıyordu
gülerek
-aptalsın sen dedi
elimi tuttu ve önden beni çekerek yatak odasına doğru götürdü. artık tecrübesiz değildim 2.sefer için hazırdım ve en önemlisi kafam da birkaç seyin dışında hiçbir soru işareti yoktu.




Güzel geçen gecenin ardından ikimizin de yüzünde gereksiz mutluluk vardı. kahvaltılık malzeme alamak için pastaneye gittim. geldiğimde benim güzel sevgilim geri yatmıştı. uyandırmaya gidiyordum ki telefon açıldı döndüm salona telefona bakmaya. arayan annemdi ağlamaklı sesiyle:
-güzel oğlum akşama ordayım
-sana da günaydın anne de,hayırdır? ne bu ses tonu ? ne bu ani karar?
-öyle olması gerek gelince anlatırım
-tamam anne sen bi sakinkeş ben seni sonra arayacağım,git bi elini yüzünü yıka
kapattım telefonu.ama kapanan sadece telefondu. benim aklım hala ordaydı. anlatması için ısrar edemezdim çünkü o da iyi durumda değildi.
-noldu canımın içi? dedi pıtırcık
aramızda geçen konuşmayı aynen ona da anlattım büyük bir şaşkınlıkla. annemin bu derece ani karar almasını sağlayan şeyi gerçekten çok merak ediyordum.
kahvaltıya geçtik.bir yandan aklım annemde ,bir yandan burda dün gece konser alanında ismailin ettiği laftaydı. pıtırcık elimden tuttu:
-aşkım annenle bu şekilde tanışmam uygun olmaz,ben bu gece arkdaşlara gideyim.
-aşkım gerek yok gitmene
-saçmala herşeyin bir adabı usulü var. burda ahlak nedir bilen insanlarız sonuçta dedi
kabul ettim, aslında %100 haklıydı, çünkü annemle konuşacağımız özel şeyler olabilirdi.
kahvaltı boyunca bugün neler yapamamız gerektiğini düşünüyordum. ailem beni tek başıma kalıyor biliyordu ki bunu saklayamazdım. çünkü pıtırcığın birsürü eşyası vardı.tek yapmamız gerekenler onları bir odaya doldurup kilit vurmaktı. annem babam sorunca da arkdaşımın eşyaları var ondan kilitli diyecektim.
kahvaltıdan sonra ilk iş pıtırcığın eşyalarını toplamakla başladık. yerleri süpürdük, kötü görüntü yaratan herşeyi ortadan kaldırdık. pıtırcığın eşyalarının olduğu odayı kapısını kitledik. artık ev hazırdı annemin gelmesi için.
annem telefondan aradı:
-oğlum yola çıktım ben haberin olsun.
-tamam anne, yükün ağır mı ? ona göre taksi tutarız
-yok yok bi çantayla geldim
-tamam otogara yaklaşınca haber ver ben seni alırım, kendin gelmeye çalışma eve
-tamam güzel oğlum benim 
annem aradığında yaklaşık olarak saat öğleden sonra 1 di.6 saat süren yolcuk sonunda akşam 7 civarlarında otogarda olurdu. sabırsız bekleyiş başlamıştı artık benim için.
pıtırcık beni sürekli sakinleştirmeye çalışıyordu. ters birşey olduğunda onu araramamı tembihliyordu sık sık. ayağa kalktı birden.iki elini de beline koydu. başını hafiften yukarı kaldırdı. eliyle 'kalk-kalk' işareti yaptı.
-ne oluyo lan sana ne bu tavırlar armut? dedim gülerek
-şimdi ben senin annenmişim tamam mı
-he amınagoyim he dedim umursamaz bir tavırla
-yaa ama aşkım hadiii, lütfen..prova yapcaz dedi
tamam dedim gülerek ve ayağa kalktım. başladı konuşmaya:
-aman oğlum benim, canım oğlum benim,ben geldim
-hoşgeldin anne
-senin sevgilin mi var yoksa, içerde kadın parfümü kokusu var da
-evet var anne, malın önde gideni hemde
(yaa aşkım öyle demek yok amaa dedi çok şirince)
-evet anne var dünyalar güzeli hemde dedim
(çok sevinmişti aşkımmmm dedi. bir adım atıp yanıma geldi, yanağımdan öptü. geri yerini aldı)
-benden güzel mi bakayım?
-yok beee! tüm gün makyajlı makyajlı gezer
(aşkım ben öyle miyim, çirkin miyim yani ben? hıh)
(yok be aşkım anneme öyle söylüyormuşum)
(hee tmam o zaman)
-çağırda tanışalı o zaman
-tamam anne uygun ortamı bulunca sizi tanıştırırım
yanıma geldi pıtırcık:
-aslan sevgilim benim dedi
sarıldı, kulağıma doğru yaklaştırdı dudaklarını
-seni çok seviyorum, senden hiç bir zaman vazgeçemem ben bunu hiç bir zaman unutma tamam mı dedi




Öyle güzel bir ortam vardı ki o an.biz her ne kadar bazen sorunlu şeyler yaşasak, aramızda soğuk diyaloklar geçse de bir anda ona karşı bazen haksızlık yaptığımı düşünüyordum. artık geçmişi bırakacaktım. benden önce kiminle yattığının veya ilk kiminle yaptığının ne önemi vardı ki? isterse ismaille olsun ister yiğitle olsun yada başka biriyle, sonuç her ne olursa olsun bu olay olmuştu ve pıtırcık bu durumdan pişmandı. gerçekten seviyordu beni. bunu duygularını en samimi bir şekilde ifade etmesinden anlayabiliyordum.
-hadi ben gideyim artık dedi
çantasını aldı. kapıya doğru beraber gittik. dudağıma ufak bir öpücük kondurdu.
aklıma önceki günlerim geldi. pıtırcığın hayatımda olmadığı evde tek kaldığım zamanları. kapının zili çalsın diye 4 gözle beklediğim günleri hatırladım. eskiden de tıpkı böyleydi, yalnızlıktan bunaldıkça annemi, babamı çağırır 3-4 gün kalırlardı yanımda. onlar da bu durumun farkındaydı ancak lafını bile açmazlardı hiç.
annemin bu zamansız gelişi aslında hiç iyi olmamıştı.tam da finaller öncesi. benim artık 1 yıl uzaması kesindi ama pıtırcığın uzatıp uzatmaması yalnızca vizesi düşük olan dersine bağlıydı.
başımı kaldırdım. kapı zili çalıyordu.ne ara uyudum hiç hatırlamıyordum bile. hemen saate bakmam gerekti annem inmiş olabilirdi. hemen koşar adımlara kapıyı açmaya giderken, kolumdaki saatin kaç olduğuna bakıyordum ki bi rahatlama gelmişti 1 saat daha vardı.
kapıyı açtım ki karşımda annem ve babam!!
kitlendim kaldım birkaç saniye kadar. şaşırmıştım konuşamıyordum bile:
-ho ho hoşgeldiniz de baba sen de mi gelecektin ?
-içeri almayacaksan gideyim aslan dedi gülerek
içeri geçtiler. babamın elindeki bavulu hemen aldım içeri odama götürdüm. koştura koştura içeriye geldim. bana bakıyordu sadece, anneme döndüm:
-sen dün ağlıyordun?
-seni kandırmak içindi oğlum benim
-anne bu nasıl şaka?
-babana sor,o söyledi
babam sadece güldü geçti.
babamı tasvir edeyim biraz:
esmer,175 boylarında, çok olmasa da göbekli, saçlarının yan taraftaları ve bıyıklarının araları beyazdır. şakacı bir insandır.
ama cem yılmazın da dediği gibi ''bu sefer güldürmedi''
beraber yemekler yendi.
eve alış-verişler yapıldı.




Finallere 2 gün vardı artık ailemle geçirdiğim 3.gündü ve onların kaç gün daha burda kalacağını bilmiyordum. pıtırcık,yeni temiz eşyalarını almak için eve gelmesi lazımdı artık.
babama sordum:
-kaç gün burdasınız siz?
alacağım cevap beni yerle bir edecek, kıvırma durumum olmayacak birşeydi.
-mezuniyet belgeni alıp hep beraber geri döneceğiz
mezuniyet mi? bu imkansızdı çünkü benin güz yarıyılından 8 dersim kalmıştı okul en az yarım dönem uzamıştı ki bu dönemde veremeyecektim bir çoğunu. yani benim mezun olmama daha 1 sene vardı.bu durumu baba açıklamak beni feci sonuçlara sürüklerdi
ama bu durumu mecburen açıklamak zorundaydım çünkü mezuniyet haziran sonundaydı ve bunun için yaklaşık olarak 1 ay bekleyecekleri.ne kadar erken söylersem bu onların yararlarına olacaktı. daha doğrusu benim yararıma olacaktı.
-baba benim okul uzadı bu sene bitmeyecek dedim kısık bir ses tonuyla
-biliyorum dedi
-nasıl biliyorsun ki
gayet sert bir ses tonuyla
-kurcalama biliyorum dedi
-peki baba dedim
-yarın gidiyoruz, senin burdaki durumuna bakmaya geldik ki hiç açıcı değil dedi
-tamam baba ben sizi yarın uğurlarım
-sen de geleceksin
-ne?
-sende geleceksin
-ama baba sınavlar?
-ulan düdük, bizi kandırdığın yeter
-baba olmaz öyle şey benim okulum var
annemle birbirlerine baktılar. ikisi de bu kararı galiba önceden vermişlerdi.
-kalan eşyalarının hepsini ikinci elciye satarız yarın, kira sözleşmesinin geri kalan kısmını da veririz.bu şehirden gidiyorsun artık unut bu şehri.
-benim okulum var baba,ben bu sene kalsam bile seneye yemin ederim bitiririm. çok çalışırım yemin ederim baba
dedim ağlayarak resmen yalvarıyordum. okulun bu derece hayatımda yer ettiğini bilmiyordum. babam hiç bir lafıma karşılık vermiyordu artık. galiba artık boşuna dil döküyordum.
hiç birşey söylemeden annemle beraber dışarı çıktılar. evde yalnızdım.
gitmem artık kesinleşmişti,bu durumu pıtırcığa haber vermem lazımdı en azından onu son kez görmem lazımdı. telefondan aradım akşam telefonu kapalıydı.
defalarca aradım
defalarca
defalarca
dünyamı değiştiren o kapı zili bir kez daha dünyamı değiştiriyordu. farkedebiliyordum bunu.
elimi, yüzümü yıkıyordum bunların hepsinin bir şaka olmasını diliyordum. kendimi tokatlıyordum, kanatacak kadar vuruyordum.
lanet olasıca kapı zili çaldı gittim açtım
babam ve annemin arkasında bir adam vardı. babama sordu:
-bunlar mı beyim?
-evet bunları yarın akşam üstü alırsın
-ben bi eşyalara bakayım abi size ona göre para vereyim dedi
babamdan da izin aldıktan sonra odaları gezmeye başladılar odaları.
20 dk içinde tüm evin kaç paraya gideceğini söyledi babama.
babama az para verecekti şerefsiz. pıtırcığın eşyaları da vardı çünkü oda da.onları görmemişti girmemişti bile içeri.
adamla babam kapının dışına çıktılar.bi 10 dk kadar konuştular kapı dışında.
evde bu olaylar olurken bir yandan da pıtırcığa ulaşmam gerekti.ama bi türlü olmuyordu. telefonu hep kapalıydı. ikide bir içeri gidip pıtırcığı arıyordum telefonla.
-kimi arıyosun iki saattir dedi annem
inanılmaz sinirlenmiştim.bi anda parladım:
-azraili arıyorum. canımı almak için daha ne kadar bekleyecek diye soracağım!!
annem sustu hiç cevap bile vermedi. dışardan hızla babam geldi.
-ne oluyor burda bakayım? dedi
sence baba? sence ne oluyor? ne oluyormuş gibi görünüyor? bu durumda olsan ne düşünürsün baba? neler söylerdin baba? konuşşana baba? bu durumda olsan ne olurdu babaaaaaaaaaaaaa!!




Pıtırcık nerdesin bitanem nerdesin nerde? diye bağırdım birden.gözümü açtım.kalktım birden yataktan.annem de uyandı.
-anne hastahanede ne arıyoruz?
-dün sinirlerin çok gerilmiş.bi zaman sonra patlama yapmış ve vücudun bunu kaldıramamış.dün bayıldın biz de sana birşey oldu endişesiyle hastahaneye getirdik.sakinleştiricinin yanında bikaç iğne daha attılar.şimdi rahat mısın aslan oğlum dedi?
ağlayan gözlerle,elimi tuttu.uykudan yeni uyanmasına rağmen.çok belliydi konuşmaya dermanı yoktu.babam geldi:
-çıkışı aldım hanım dedi
benim uyandığımı gördü:
-benim aslan oğlum,uyandın mı bakayım sen!! hadi yavaştan hazırlan da yolculuğa çıkalım dedi.
cevap vermedim hiç.
babam annemi dışarı çağırdı.fırsat bu fırsat hemen pıtırcığı aradım artık ulaşmam gerekti ki öyle de oldu:
-sen nerdesin pıtırcık dünden bu yana?
-şarjım yoktu aşkım
-neyse beni ailem izmire götürüyor
-ne!!
-evet bitanem,eşyaları sattılar.dün eve spotçu geldi
-neler diyosun sen öyle bitanem,senin okulun var ama?
-kaldığımı söylediğim onlara,babam inanılmaz sinirlendi
-şu an nerdesin?
-hastahanedeyiz,dün sinirlerim bozulmuş mu ne olmuş,bayılmışım
-ne!!
-aşkım telaş yapma
-hangi hastahane hemen söyle oraya geliyorum.
-özel acıbadem kocaeli hastahanesi
kapı hafif açılır gibi oldu.telefonu hemen kapattım.
annemler babamlar içeri geldiler eve eşyaları yavaştan toplamaya başladılar.pıtırcığın buraya hemen gelmesi lazımdı.bizimkileri oyalamam lazımdı
-ben çok açım baba dedim
-biz yaptık bizim aslanı unuttuk doğru ya dedi babam anneme
hazırlanmaları bırakıp,kahvaltılık bişeyler almaya gitti babam.
pıtırcığın yanıma geleceğinden hiç haberleri bile yoktu.onlara sürpriz olacaktı bu.
10 dk sonra baba geldi.kahvaltılık birşeyler almıştı.önüme koydu.yavaş yavaş yemeye başladım.bir yandan da bizimkilerin hazırlıları tamamlıyorlardı.pıtırcık bir türlü gelmiyordu.
kahvaltım bitmişti.halbuki o kadar da yavaş yavaş yemiştim.kalkıp üstümü değiştirdim.yolculuk vardı malum.
hastahaneden çıkışı aldıktan sonra arabaya doğru ilerledik.ki karşımda onu gördüm.pıtırcık gelmişti nihayet gelmişti benim sevgilim.sarıldık.annemle babam bize bakıyordu.
babamdan ömrüm boyunca duyamayacağım bir teklif aldım:
-istersen o da gelebilir bizle izmire,ama bikaç günlüğüne sadece.ikimizde kabul etmiştik.pıtırcık final derslerini bütlere bırakacaktı artık o zaman verecekti.bu iyiliği benim için yapmıştı ya ona minnettardım.hem ona hem de babama.
pıtırcıkla biz arkaya bindik.annemle babam önde gidiyorlardı.annem ile babamın ağzını bıçak açmıyordu.ben birşey soruyordum.duymamazlıktan geliyordu.zaten bende yolculuk boyunca pıtırcıkla ilgilendim.
gözümü açtığımda babam beni dürtüklüyordu:
-hadi kalk oğlum geldik
-iyi de baba eve gelmedik ki
-artık evimiz burada aslanım dedi.
-anlamadım baba
kapıdan duran güvenlikçiye birşeyler sordu,adam elini kaldırarak biryerleri tarif etti.
annem babama seslendi:
-istersen bi doktoru arayalım,gelmemişse boşuna gitmeyelim dedi
-kartvizit nerde? diye anneme sordu
bikaç yere baktıktan sonra
-heh burda dedi babam
-karvizitte ismi yazıla olan doktorun altında
bölümü:ege üniversitesitesi ruh sağılığı ve hastalıkları
yazıyordu
-baba o kartvizit neyin nesi?




2 aylık hastahane hayatı, içilen onlarca anti-depresanlar, girilen onlarca testler, yapılan yüzlerce konuşma...
dışardan bir ses geliyordu:RAPORLAR GELDi EFENDiM
annem yanımda babam elimi tutuyordu, içeri doktor geldi. elinde bir kağıt vardı.
üzüntülü bir ses tonuyla:
-çocuğunuzun yapılan testler sonucu, hebefrenik şizofreni olduğuna kanaat getirilmiş. tedavi en kısa sürede içinde başlayacaktır... 




SON